17.04.2025 Kocaeli Yargı ve İş Dünyası Sempozyumu, Adalet Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) işbirliğinde Kocaeli Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Sempozyumda konuşan TOBB Yönetim Kurulu
Üyesi Cengiz Günay, Türkiye'nin reel sektörü olarak yargı camiasıyla istişareye
hep büyük önem verdiklerini çünkü hukuk sisteminin sadece devletin değil,
ekonominin de temel direği olduğunu söyledi.
Günay, yargı camiasının da destekleriyle
tahkim, arabuluculuk gibi yargıdaki iş yükünü azaltacak, adaletin zamanında ve
doğru tecelli etmesini sağlayacak yöntemlerin iş dünyasında yaygınlaşmasına
gayret gösterdiklerini kaydetti.
TOBB olarak bütün işverenlere önce
bu yöntemleri kullanıp sorunları çözmeye çalışmalarını tavsiye ettiklerini dile
getiren Günay, "Bu kapsamda TOBB bünyesinde uyum, arabuluculuk
ve uyuşmazlık çözüm merkezini kurduk. Başkanlığını Adalet Bakanlığı ve Meclis
Başkanlığı gibi önemli görevlerde bulunmuş büyüğümüz Sayın Cemil Çiçek
üstlendi. Onun yönetiminde bu merkezler hızla gelişme gösterdi.
Yine TOBB Uyum Akademiyle arabuluculara ihtiyaç duydukları her alanda
eğitimler veriyoruz. Odalarımız da bu konuları sahiplendi, kendi bünyelerinde
merkezlerini açarak arabuluculuğun yaygınlaşmasını sağladı." diye konuştu.
Günay, 60 ilde oda ve borsaları
bünyesinde TOBB Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Çözüm Merkezi (TOBBUYUM)
koordinasyonda çalışan 126 arabuluculuk ve tahkim merkezi bulunduğunu
aktararak, bu merkezlerde yaklaşık 1200 arabulucunun görev yaptığı bilgisini
paylaştı.
Kocaeli Sanayi Odası bünyesinde de
tahkim ve arabuluculuk merkezinin faaliyet gösterdiğini belirten Günay,
"Bugüne kadar arabuluculukla ilgili 7,5 milyon dosya gelmiş, bunun 4,5
milyonu anlaşmayla sonuçlanmış. Her dosyanın en az 2 tarafı olduğunu
düşündüğünüzde 9 milyon vatandaşımız mahkemeye gitmeden, el sıkışarak anlaşmış.
Bu sayede yargının üzerindeki büyük bir yük azalmış oldu." ifadelerini
kullandı.
Günay, iş dünyası olarak hukuk güçlü
olursa insanların birbirine, kurumlara ve sisteme olan güveninin artacağına
inandıklarını vurgulayarak, "Hukuk sistemimizi daha sağlıklı hale getirme
noktasında ne kadar başarılı olursak ülkemiz ve ekonomimiz de o kadar
güçlenecektir. Dolayısıyla reel sektör olarak yargı sistemini güçlendirecek
kapasitesini ve etkinliğini artıracak her düzenlemeyi destekledik,
destekliyoruz." dedi.
-Adalet Bakanı Tunç
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da Kocaeli’nin
Türkiye ekonomisi için öneminden bahsetti. Tunç, sempozyumda ticaret ve
sözleşme hukuku kapsamında karşılaşılan sorunlara çözüm arayışlarının,
alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin tartışılacağı oturumların
yapılacağını, bu konulardaki görüş ve düşüncelerin kendileri için değerli
olduğunu söyledi.
Adaletin sağlanabilmesi için hukuk
devleti ilkesine dayalı, bağımsız ve tarafsız yargıya, donanımlı hukuk
insanlarına, uygun fiziki ve teknolojik altyapıya ve toplumun ihtiyaçlarına
cevap veren mevzuata ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tunç, adalet hizmetlerinde
fiziki mekanlarla ilgili yaptıkları çalışmaları anlattı.
Tunç, son 23 yılda Türkiye’nin temel
kanunlarını çağın ihtiyaçlarına uygun yenileyip anayasal reformlarla hak arama
yollarını genişlettiklerini, dezavantajlı kesimleri güçlendiren düzenlemeler
yaptıklarını, yargı birliğini sağlayarak ve yüksek yargı kurumlarını yeniden
yapılandırarak hukuk devleti ilkesini önemli ölçüde güçlendirdiklerini
vurgulayarak, "Türkiye'nin hukuk güvenliği endeksinde dünya sıralamasında
geride olduğunu söyleyenler, Türkiye'ye haksızlık yapıyorlar. O listeye
baktığımız zaman, ülkemizin üstünde gösterilen birçok ülkede yargı kurumlarının
nasıl olduğunu, orada demokratik seçimlerin bile yapılmadığını gördüğümüzde bu
listelerin inandırıcılığı söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
Masa başında düzenlenmiş, herhangi bir
objektif kritere dayanmayan, belli ideolojiye sahip kişilerden görüşler
alınarak oluşturulmuş yanlı listelerle ülkenin o sıralamada olduğunu söylemenin
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve yargıya büyük haksızlık olduğunu dile getiren
Tunç, şöyle devam etti:
"Yine basın özgürlüğü endekslerinde
Türkiye'yi İsrail'in daha gerisinde göstermek mümkün mü? Son bir yılda İsrail
200'den fazla gazeteciyi öldürmüşken, onların yaşam hakkını ihlal etmişken
nasıl İsrail, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin basın özgürlüğü anlamında önünde
olabilir, bu mümkün mü? Tamamen kara propagandaya yönelik birtakım çalışmalar
var. Bunlara karşı da cevaplarımızı vermek durumundayız. Özellikle Türkiye
hukuk güvenliği noktasında en güvenli ülkelerdendir ve yargının bağımsızlığı ve
tarafsızlığı noktasında her zamankinden daha yargımız bağımsız ve
tarafsızdır."
Tunç, bugün yargının, milli iradeye ve
demokrasiye saygı duyan, darbecilere karşı milletle hareket eden, insan
haklarını savunan yapıya kavuşarak dünyaya örnek hale geldiğinin altını çizerek
, "Hukuk güvenliği olmasa yabancı yatırımcı Türkiye'ye gelebilir miydi?
2002 yılına kadar 80 yıl boyunca ülkemize gelen yabancı yatırım, doğrudan
yabancı sermaye tutarı 15 milyar dolar. 80 yılda 15 milyar dolar. 2002'den
bugüne 23 yılda 273 milyar dolar yabancı sermaye yatırımı gelmiş. Hukuk
güvenliği, hukuk devleti ilkesi tahkim edildiği için, ülkemiz yüksek standartta
demokrasiye kavuştuğu için bu olmuştur ve olmaya devam etmektedir." diye
konuştu.
Özellikle muhalefetin Türkiye'yi
karalayarak, uluslararası yatırımcıya "buraya gelmeyin" çağrısı
yapmasının, ülkenin ve yatırımcının menfaatine olmadığına dikkati çeken Tunç,
"Biz hukukla ekonomiyi, adaletle kalkınmayı at başı götüren iktidarız.
Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bunu gerçekleştirdik, başarmaya da devam
ediyoruz." dedi.
Tunç, hukuk güvenliğini tahkim edebilmek
için alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini de devreye koyduklarına işaret
ederek, "Son 12 yılda, uygulama başladığından itibaren 7,5 milyon
uyuşmazlık arabulucuların önüne gitmiş. Bunun 4,5 milyonu anlaşmayla
sonuçlanmış. 4,5 milyon, 9 milyon kişi demek. Yani yılda ortalama baktığımız
zaman 1000 uyuşmazlık, yani mahkeme başına düşen 1000 uyuşmazlık olarak kabul
etsek neredeyse 700 mahkemenin yapacağı iş arabulucular tarafından çözümlenmiş."
ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç, son günlerde özellikle
yolsuzluk iddiaları nedeniyle başlatılan soruşturmalar üzerinden yargının hedef
alınmasını üzülerek takip ettiklerini belirterek, "Henüz deliller ortaya
konulmadan, yargılamalar tamamlanmadan, peşin hükümlerle birilerinin suçsuz
ilan edilmesi ya da mahkum edilmesi hukukla ve hukuk devletiyle asla bağdaşmaz.
Masumiyet karinesine önem veriyoruz." diye konuştu.
Devam eden soruşturmalarla ilgili
dosyanın içeriğini bilmeden, delilleri görmeden daha ilk andan itibaren
"Yargı yanlış yapıyor, olamaz, suçsuz." demenin de yargı bağımsızlığı
ve tarafsızlığına ters olduğunu vurgulayan Tunç, şunları kaydetti: "Özellikle
yargı mensuplarını bu konuda tehdit etmek, yargıyı karalamaya yönelik
beyanlarda bulunmak, sokak, boykot çağrısı yapmak doğru değil. Burada hep
beraber yargı sürecini beklemek durumundayız. Zaten soruşturma sonrasında her
şey ortaya çıkacaktır. Suçluyla suçsuz, kim ne yapmış, delilleriyle iddianame
ortaya çıktığında kamuoyu tüm şeffaflığıyla görecektir. Boykot çağrısı da akıl
alır bir şey değil. İş adamlarımız ve özellikle iş dünyamız, esnafımız gördü ki
bu boykot çağrısına milletimiz itibar etmedi. Bunun hiç kimseye, ülkemize
faydası yok. Üretimi durdurmanın, esnafın kepenk kapatmasını sağlamanın kime ne
faydası olabilir, bu çağrıları yapana ne faydası olabilir? Dolayısıyla farklı
tepkiler demokratik ülkelerde gösterilebilir ama özellikle vatandaşlarımızın
alım gücünü etkileyebilecek, ekonomiyi sarsmaya yönelik çabalar, milletimiz
tarafından takdir görmez, yeri ve zamanı geldiğinde de cevabını verir."
Hesap verilebilirliğin, şeffaflığın,
kamu kaynaklarının çarçur edilmesini önlemeye yönelik yargının tutumunun takdir
edilmesi ve saygı duyulması gereken bir tavır olduğunu belirten Tunç, şöyle
devam etti: "Kamu kaynakları, hepimizin, tüyü bitmemiş yetimin hakkı,
çarçur edilirken yargının buna sessiz kalmasını beklemek hukuk devletinde ve
demokraside mümkün müdür? Elbette yargı yolsuzluk yapandan da hukuka aykırı
davranandan da hesap soracaktır. Yapılan budur. Aksi takdirde her şey layüsel
olur. Herkes istediğini yapmaya kalkışır. Burada özellikle yargıyı etkilemeye
yönelik çabalardan, davranışlardan kaçınmak gerekir. Yargı bağımsızdır, yargı
görevini yapar ama hiç kimse yargının yerine geçip hüküm dağıtamaz. Bugün
yargının attığı her adım şeffaflıkla ve milletimizin gözü önünde
gerçekleştirilmektedir. Hukukun üstünlüğüne inanan hiç kimsenin bu süreçten
rahatsız olmaması gerekir çünkü yargı kim olursa olsun suça karşı hukukla
yürür, kimseye de hukuk dışında bir zırh koruma tanımaz. Yargı ne suçluyu
saklar ne de suçsuzu lekeler, yeter ki hukuk konuşsun yeter ki yargı kendi
mecrasında özgürce ve tarafsız şekilde işini yapsın. Adalet yerini bulduğunda
ekonomi güçlenir, yatırım ortamı canlanır, toplumsal güven artar. Bu vesileyle
sürece dair sabırlı, sağduyulu ve adalet temelli yaklaşılması gerektiğini bir
kez daha vurguluyoruz. Hukukun üstünlüğüne inanan herkesin bu sürece destek
olması gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum."
Yargının adil ve hızlı karar verebilmesiyle
ilgili tedbirleri almaya devam ettiklerini dile getiren Tunç, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan tarafından 23 Ocak'ta açıklanan Yargı Reformu Strateji
Belgesi'nde 264 hedef olduğunu anımsattı.
Tunç, yeni adliye binalarının
projelerinin devam ettiği, yatırım programındaki 64 adliye binasından birinin
de Kocaeli Adliyesi olduğu bilgisini paylaştı.
İnsan kaynağını daha etkin hale getirmek
için çalışmalar yaptıklarına işaret eden Tunç, son 2 yılda 3 bin 369 hakim ve
savcının sisteme katıldığını ve sayının 25 bin 695'e ulaştığını, Avrupa Konseyi
ülkeleri arasında tam ortalarda olduklarını kaydetti.
İhtisas mahkemeleri sayısının 2 bin
199'a ulaştığını aktaran Tunç, bugüne kadar 2 milyon 383 bin 924 iş uyuşmazlığı
dosyasının arabulucuların önüne geldiğini, 1 milyon 112 bin 189'ununda anlaşma
sağlandığını, arabuluculara gelen 952 bin 41 ticari davadan ise 343 bin
914'ünün anlaşmayla sonuçlandığını sözlerine ekledi.
-Diğer konuşmacılar
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı
Tahir Büyükakın, bu toplantıların daha iyi işleyen ve hızlı çalışabilen iş
dünyası inşa etmeleri için, adli ve idari yapıyı şekillendirmeye yönelik
toplantılar olduğunu belirterek, "İş dünyasıyla birebir oturduğumuzda,
adliyenin, idarenin, odaların temsilcileri bir araya geldiğinde aslında biz
daha iyi işleyen, daha güzel, yarınlara daha güvenle giden yeni bir Türkiye'yi
inşa edeceğiz. O bahsettiğimiz aslında Yeni Türkiye Yüzyılı. Yeni yüzyıl da
Türkiye'nin yeni vizyonu." değerlendirmesinde bulundu.
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan
Zeytinoğlu da Kocaeli gibi sanayi yoğun illerde ticaret, fikri mülkiyet, iş
hukuku ve gümrük uyuşmazlıkları gibi alanlarda uzman mahkemelere daha fazla
ihtiyaç olduğunu kaydetti. Arabuluculuk sisteminin iyi bir çözüm olduğunu fakat
zorunlu arabuluculuk sistemine geçilmesine rağmen halen bazı uyuşmazlıkların
dava aşamasına taşındığına dikkati çeken Zeytinoğlu, iş dünyası olarak
kendilerine de önemli görevler düştüğünü, daha fazla uyuşmazlığın anlaşmayla
sonuçlanması için arabuluculuk merkezi bulunan odanın çalışmalarını
sürdürdüğünü anlattı.
Kocaeli Ticaret Odası Başkanı Necmi
Bulut ise iş dünyası için öngörülebilirlik, güven ve hızlı çözüm
mekanizmalarının her zaman en temel ihtiyaçlar arasında yer aldığını ifade
etti. Ticaretin olduğu yerde zaman zaman uyuşmazlıkların yaşanabildiğini ama
sorunların çözümünde izlenecek yolun doğru netice alınmasını sağladığını
vurgulayan Bulut, geciken adaletin ise hem iş süreçlerini hem de yatırım
kararlarını olumsuz etkilediğini, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinin
öneminin arttığını dile getirdi. Bulut, yargı mensuplarıyla aynı masada
buluşmanın, sorunları doğrudan paylaşmanın ve birlikte çözüm aramanın büyük
fırsat olduğunu anlatarak, bu sayede iş dünyasının hukuka, hukukun da reel
ekonomiye daha yakından temas edeceğini belirtti.
Hukuk İşleri Genel Müdürü Hakan Öztatar,
sempozyumda yargı ile iş dünyasının tüm taraflarıyla bir araya gelmesini,
karşılıklı fikir alışverişinde bulunulmasını ve işçi işveren uyuşmazlıkları
başta olmak üzere yargı süreçlerinin uzaması gibi sorunların, çözüm
önerileriyle ele alınmasını önemsediklerini vurguladı.
(A.A.)