12.02.2014 İstanbul İstanbul’da düzenlenen Erasmus+ Programı ve İş Dünyası İçin Fırsatlar Toplantısı’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Erasmus programın, iş dünyası ile eğitim sektörünün işbirliğini artıracak, ortak olmalarını teşvik edecek çok önemli bir mekanizma olduğunu söyledi.
Bu program ile Avrupa seviyesinde ortaklıklar oluşturarak işgücü
piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikte eleman yetiştirilmesi, bilgi, yenilik ve
girişimcilik kapasitesinin geliştirilmesi ve sonuçta rekabet gücünün artması
noktasında, reel sektöre merkezi rol oynama fırsatı sunulduğunu belirten
Hisarcıklıoğlu, “Dolayısıyla bizlerin bu programdan azami şekilde istifade
ederek, aktif bir şekilde burada yer alarak, şirketlerimizin rekabet gücünü
artıracağımıza inanıyorum” dedi.
Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı’nın ev sahipliğinde
düzenlenen Erasmus+ Programı ve İş Dünyası İçin Fırsatlar Toplantısı TOBB
Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu
ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık’ın katılımlarıyla İstanbul
Conrad Hotel’de gerçekleştirildi.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasında, ülke, iş dünyası, akademi
camiası ve halkımız için çok faydalı olacağına inandıkları önemli bir girişim
başlattıklarını bildirdi. Hisarcıklıoğlu, “Biliyorsunuz, her yatırımda bir risk
vardır. Ancak, eğitime yapılan yatırım bunun tek istisnasıdır. İşsizlik kadar
beceri ve mesleksizlik, bugün sadece ülkemizde değil, Avrupa’da da, giderek
büyüyen bir sorundur.Dünya değiştikçe, var olan becerilerin bir kısmı anlamını
yitiriyor. Dolayısıyla kendini yenileyemeyen insanların işlerini kaybetme riski
artıyor. Ama diğer taraftan, yeni ve katma değeri daha yüksek işler ortaya
çıkıyor. Bunlar içinse daha farklı bilgiye ve becerilere sahip olmak gerekiyor.
İşte şimdi bu program, bu sorunları aşmak için geniş bir imkânlar dizisi
sunuyor. Gençlerimizin beceri sahibi olması için gerekli alt yapıyı
oluşturmamıza katkı sağlıyor” diye konuştu.
-Program sanayinin ihtiyacını da
karşılayacak
Eğitim kurumlarının sanayi ile işbirliğini güçlendirecek bu programın,
sanayinin ihtiyacına uygun eğitim içeriği ile sanayinin ihtiyacına uygun
becerilerle donanmış insanların yetişmesini de sağlayacağını ifade eden
Hisarcıklıoğlu, ayrıca bu programın, Türkiye’nin AB’ye intibak sürecine katkı
sağlayacağını, bu sürecin gerektirdiği insan kaynağının yetişmesine yardımcı
olacağını kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, programın ülkeye kazandırılması noktasında vizyonlarını
ve emeklerini ortaya koyan Bakanlar Fikri Işık ve Mevlüt Çavuşoğlu’na ve
çalışma arkadaşlarına özel sektör adına
da teşekkür etti.
-AB sürecinin getirileri
Türkiye’nin iktisadi, sosyal, siyasi dönüşüm sürecinde, Avrupa Birliği
üyelik süreci ve bu kapsamda yürütülen çalışmaların son derece etkili olduğunu
bildiren Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:
“AB ekonomik ve siyasi kriterleri; Yapısal değişim sürecimizi başarıyla
sürdürürken, bize pusula oldu. Reform sürecimizin temeline insan onurunu, insan
temel hak ve özgürlüklerine saygıyı yerleştirdi. Hukukun üstünlüğüne saygıyı
güçlendirdi. İşleyen piyasa ekonomisi için gerekli kurum ve kuralların iktisadi
hayatımıza yön vermesine ışık tuttu. Rekabet edebilme gücümüz daha da arttı.
Üretim standartlarımız ve kalitemiz dünya ile rekabet eder hale geldi. Tüketicimiz
kazandı. İnsanımız kazandı. İş dünyamız kazandı. Ve elbette sonuçta Türkiye
kazandı. Türkiye'nin AB katılım süreci devam ediyor. Önemli mesafeler aldık. Bu
doğrudur. İktisadi, siyasi ve sosyal hayatımızı daha da iyileştirecek,
demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü güçlendirecek yapısal reformlara bundan
sonra da ihtiyacımız var.
AB uyum süreci de aslında bize kapsamlı, başarısı görülmüş bir reçete
sunuyor. Bu çerçevede, 2001 yılında başlayan kapsamlı reformları, bisikletin
pedallarını asla durdurmadan, devam ettirmeliyiz. Zira pedal çevirmeyi bir defa
bırakırsak, bisikletin dengesi bozulur.
Öte yandan, buradan AB'deki dostlarımıza bir kez daha çağrıda bulunmak
istiyorum. Türkiye, tüm üye devletlerin ortak kararıyla müzakerelere başladı. Bu kararın alınmasına katkı sağlayan her
birey, Türkiye'de, AB üyesi ülkelerde ve Bölgemizdeki gelecek nesiller
tarafından minnetle anılacak.
Aynı şekilde, süreci yokuşa süren, teknik temelde tamamlanması gereken
çalışmalara gereksiz yere siyasi boyut katan, hesabını gelecek nesillerin
menfaatine göre değil, gelecek seçimlere göre yapan herkes bugün de kaybediyor,
yarın da kaybedecek.
Bakın, uzun aradan sonra yeni bir fasıl açıldı; vize muafiyeti
konusunda bir adım atıldı. İnsanlarda
umut ışığı doğdu. AB katılım sürecinin hareketlendiği izlenimi oluştu. Bir
heyecan ortaya çıktı.”
-“Görevimiz bu heyecanı
değerlendirmek”
Şimdi herkesin görevinin bu heyecanı, bu umut ışını değerlendirmek
olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, teknik olarak hazır olunan fasılları süratle
müzakerelere açmak gerektiğini vurguladı. TOBB Başkanı, “Yargı ve Temel Haklar
Faslı, Adalet Özgürlük Güvenlik Faslı, Sosyal Politika ve İstihdam Faslı, Ekonomik
ve Parasal Politika Faslı, Eğitim Kültür Faslı ve daha bir çoğu artık
müzakerelere açılmalıdır. Üye ülkelerde dahi olmayan uygulamaların Türkiye’nin
önüne, “açılış kriteri” olarak konulması yanlıştır. Destek verin! Müzakereler
devam etsin! Sonuçta, Türkiye’nin AB üyeliğine, Türk vatandaşları ve AB Üyesi
Ülkelerin vatandaşları karar verecek” dedi.
AB'nin tüm dünyada saygıyla karşılanan dönüştürme gücünden, Türkiye'nin
daha fazla yararlanmasına artık imkân sağlanmasını isteyen Hisarcıklıoğlu, serbest
ticaret anlaşmaları ve taşıma kotalarında yaşanan soruna el atılarak, vize
konusunda atılan adımla oluşan iyimserliği daha da ileri götürmenin mümkün
olduğunu söyledi.
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu bu açıdan, Trans Atlantik Ticaret ve
Yatırım Ortaklığı müzakerelerine Türkiye'nin de dahil edilmesi ile oluşacak
ortamın, iyimserliği pekiştireceğine vegeleceğe dönük, daha zor konularda adım atılmasının
önünü açacağına dikkat çekti.
- AB Bakanı ve Başmüzakereci
Mevlüt Çavuşoğlu
AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ise konuşmasında,
"Sadece 2013 yılında öğrencilerimizle beraber 70 bin vatandaşımızı
Avrupa'ya gönderdik. 2014 hedefimiz de 70 binin altında kalmayacak, 70 bin
civarında vatandaşımızı hem üniversite eğitimi, hem mesleki eğitim hem de her
yaştan vatandaşımızı kendi oluşturdukları projelerle Avrupa'ya
göndereceğiz" dedi.
Çavuşoğlu, Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı'nın Conrad
İstanbul Otel'de düzenlediği "Erasmus+ Programı ve İş Dünyası İçin
Fırsatlar Toplantısı"nın açılında yaptığı konuşmada, AB sürecinin
Türkiye'nin en büyük çağdaşlaşma süreci olduğunu belirterek, sürece katkı
verenlere teşekkür etti.
Türkiye'nin eğitime yaptığı yatırımların tüm dünyada takdirle
karşılandığını dile getiren Çavuşoğlu, yeni okullar, üniversiteler
yapılmasının, tüm okulları akıllı tahtalar, internet ağıyla donatmanın önemli
olduğunu ancak öğrencilere Avrupa standartlarında bilimsel araştırma
yapılmasının öğretilmesinin de büyük önem taşıdığını, bu nedenle AB eğitim ve
gençlik programlarını desteklediklerini ifade etti.
"Türkiye, AB fonlarından iyi faydalanmıyor, yeterince proje
üretilmiyor" şeklinde yapılan değerlendirmelere katılmadığını dile getiren
Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"2007-2013 dönemin AB eğitim ve gençlik programları son derece
başarılı şekilde uygulanmıştır. Sadece bu dönemde 630 milyon avro civarında fon
kullanılmıştır. Ulusal Ajansımız sayesinde bu fonlar kullanılmıştır. Aynı
şekilde milletimizin cebinden tek bir kuruş çıkmadan 2 milyar liralık bir
kaynak yine gençliğimizin eğitimine aktarılmıştır. Bu kaynaklarla 370 bin
vatandaşımız kendi meslek ve ilgi alanıyla ilgili Avrupa'da eğitim alma, staj
yapma ya da tecrübe edinme imkanı bulmuştur. 2007-2013 yılları arasında 136
milyon avro hibe kullanılarak 60 binden fazla vatandaşımızı mesleki eğitim
amaçlı Avrupa'ya gönderdik. Sadece 2013 yılında öğrencilerimizle beraber 70 bin
vatandaşımızı bu projeler kapsamında Avrupa'ya gönderdik. 2014 hedefimiz de 70
binin altında kalmayacak, 70 bin civarında vatandaşımızı hem üniversite
eğitimi, hem mesleki eğitim hem de her yaştan vatandaşımızı kendi
oluşturdukları projelerle Avrupa'ya göndereceğiz."
"Dedemin Oyuncakları" gibi projelerle vatandaşların Avrupa'ya
giderek tecrübelerini aktarma imkanı bulabildiğini dile getiren Çavuşoğlu,
"Köyden bir vatandaşımızdan bahsediyorum, üniversite öğrencisinden, master
yapan bir arkadaşımızdan değil. Cebinden bir kuruş harcamadan bu projelerle
beraber Avrupa'ya gidiyor, bu tecrübelerini Avrupa'daki dostlarımızla
paylaşıyor. Toroslar'ın zirvesinde doğmuş, büyümüş bir kardeşiniz olarak,
oranın çetin şartlarını bilen bir kardeşiniz olarak bunun ne demek olduğunu
kişisel olarak çok iyi biliyorum" dedi.
- "Ön yargıların
yıkılması"
Avrupa'dan da 150 bin kişinin bu projeler kapsamında Türkiye'ye
geldiğini ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Bu projelerin sadece eğitim alma ya da öğrenme gibi bir
fonksiyonu yoktur, bu kadar sınırlı değildir. Gerçekten çok anlamlıdır. Yurt
dışına giden her bir kardeşimiz, her bir vatandaşımız aslında Türkiye'nin
gönüllü bir elçisidir, Türkiye'nin değerlerini, Türk insanını ve Türklerin
neler yapabileceğini yurt dışında çok iyi göstermiştir. Aynı şekilde Avrupa'dan
gelen 150 bin Avrupalı dostumuz da Türkiye'yi, Türkiye'nin şehirlerini,
Türkiye'nin kültürünü, becerilerini öğrenmiştir. Aslında bugünün Avrupası'nda
en çok ihtiyacımız olan şey, bu duvarların yıkılmasıdır. Yani ön yargıların
yenilmesi ve de karşılıklı anlayışların pekişmesidir. Maalesef bugün Avrupa'da
yaşadığımız en büyük sıkıntı ön yargıdır. Ön yargının değişik yansımalarını
görüyoruz. Türkiye'nin AB sürecine 'hayır' diyen toplumlardan tutun, göçmen
karşıtı eylemlere... (İsviçre'de son alınan kararları yakından takip ediyoruz.
Sadece biz değil aslında, AB'yi kurum olarak ve AB ülkelerini de endişeye
sürükleyen bir karardır. İsviçre'de minare yasağının da referanduma götürülmesi
gibi) Bunun bu şekilde göçmen karşıtlığı, yabancı düşmanlığı, ırkçılık,
ayrımcılık hatta teröre varan boyutlarını görüyoruz."
Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde yapılan anketlerde, en ılımlı
ülkelerde dahi ırkçı ya da AB karşıtı partilerin yükselişte olduğunun
gözlendiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Avrupa Parlamentosu'nda bu partilerin
sandalye sayısı artarsa, endişe ediyoruz ki Avrupa'da hep beraber savunduğumuz
değerler de tehlikeye doğru gidecektir. Dolayısıyla ön yargıları yıkmak,
karşılıklı diyalog ve anlayış; aslında bu akımlarla da mücadelenin en önemli
yöntemlerinden bir tanesidir" diye konuştu.
Çavuşoğlu, "Erasmus+" ile artık yeni bir yöntemle tüm eğitim
programlarını tek çatı altında birleştirdiklerini, böylece daha etkili ve daha
kapsamlı bir eğitimden tüm vatandaşların yararlanmasını istediklerini ifade
etti.
"Erasmus+"yı herkese anlatmak için büyük bir gayret içine
girdiklerini ifade eden Çavuşoğlu, programın tanıtımı için hazırlanan videonun
televizyon ve sinemada gösterileceğini söyledi. Çavuşoğlu, gelecek hafta spor
camiasıyla da bir araya gelerek "Erasmus+" programını aktaracaklarını
ifade etti.
Kimsenin "Bir kişi ne yapabilir?" şeklinde düşünmemesini
isteyen Çavuşoğlu, Bitlis Valisi Veysel Yurdakul'un çalışmalarını katılımcılara
örnek gösterdi.
- AB süreci
AB sürecinin Türkiye için vazgeçilmez bir çağdaşlaşma projesi olduğunu
vurgulayan Çavuşoğlu, "Türkiye çok boyutlu bir dış politika izleyebilir
ama en önemli dış politika projemiz ve aydınlanma projemiz AB'dir. AB sürecinde
geçtiğimiz yıllarda bazı durağanlıklar olmuştur. Bunun birçoğu da AB'den kaynaklanan
engellerden dolayı olmuştur. Fakat sadece 2013 yılında birkaç adımla yeniden
bir pozitif gündem oluşturulmuştur" diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yılbaşı mesajında 2014'ün AB yılı
olacağını ifade ettiğini, Fransa'nın 22. fasıla ilişkin blokajını kaldırması,
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İtalya, Başbakan Erdoğan'ın Almanya, Fransa
Cumhurbaşkanı François Hollande ve İspanya Başbakanı Mariano Rajoye'nin Türkiye
ziyaretleri ile olumlu bir havanın yakalandığını ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam
etti:
"Bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Bu temaslar çok önemlidir
ama bu temasları biz reformlarla destekleyemezsek askıda kalır. Bizim iki gün
önce Sayın Davutoğlu ile beraber Catherine Ashton ve Stefan Füle ile siyasi
diyalog toplantımız da aslında bu çerçevede gerçekleşti. İyi bir pozitif gündem
var. Pozitif atmosfer var, bunu iyi bir şekilde değerlendirmemiz lazım. Kıbrıs
konusunda çok önemli gelişmeler var. Kıbrıs konusu, AB sürecimizde defakto bir
durum olarak, bir engel olarak masada olmasına rağmen sadece AB sürecimiz için
Kıbrıs'ta bir çözüm istemiyoruz. Kıbrıs'ın bir barış adası olmasını istiyoruz.
Kalıcı bir çözümün ve barışın gelmesini istiyoruz. Bu konuda da her zamanki
gibi herkesten bir adım öndeyiz ve herkesten daha fazla Türkiye olarak destek
veriyoruz, destekçisi oluyoruz. Umutlarımız tekrar yeşerdi. İnşallah bu umutlar
kaybolmaz ama böylesine güzel bir ortam oluşmuşken bu fırsatı da AB sürecinde
de iyi değerlendirmek gerekiyor. "
Yaptıkları tüm görüşmelerin olumlu geçtiğini kaydeden Çavuşoğlu,
"Tüm yaptığımız görüşmeler olumlu ama bunu bir reform paketiyle
desteklemezsek eksik olur" dedi.
Türkiye'de şu anda ciddi bir reform atağı olduğunu belirten Çavuşoğlu,
"İki tane seçim var. Yerel seçim ve de cumhurbaşkanlığı seçimi. Bu iki seçim
olmasına rağmen biz kesinlikle bu süreçten hiçbir şekilde taviz vermeyeceğiz,
reformları kararlı şekilde inşallah hep beraber Meclis'ten de çıkaracağız,
uygulamasında da hep birlikte başarılı olacağız" diye konuştu.
Avrupa'dan da beklentileri olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Tabii
ki bu reformları yaparken Avrupalı dostlarımızdan da beklentilerimiz var. Her
şeyden önce Avrupalı dostlarımızdan, Türkiye'nin önüne gereksiz engeller
koymamalarını, Türkiye'nin hevesini kırmamalarını rica ediyoruz. Bunu da tüm
görüşmelerimizde dile getirdik" ifadelerini kullandı.
-Bilim Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Fikri Işık
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, "Avrupa Birliği Türkiye için devlet
politikasıdır. Hükümetimiz de bu politikadan zerre taviz vermemiştir. Konjonktürel
sıkıntılar olabilir ama konjonktürel yavaşlamalar politikanın temelini
sarsmaz" dedi.
Işık, Avrupa Birliği Bakanlığı Türkiye Ulusal Ajansı tarafından
düzenlenen Erasmus+ Programı ve İş Dünyası için Fırsatlar Toplantısı'nda
yaptığı konuşmada, tüm sistemlerin asıl hedefinin insanın mutluluğu olduğunu
belirterek, insanların mutluluğunda önemli noktaların çok iyi bir eğitim, o
eğitim sonunda iyi bir iş imkanı olduğunu, bunların da iyi bir eş ile
taçlanmasıyla o insanın mutluluğuna diyecek bir şeyin olmadığını kaydetti.
Bütün sistemlerin ortak hedefi olan insanın mutluluğuna yönelik en
önemli kaynağın insan kaynağı olduğunu ifade eden Bakan Işık, şunları söyledi:
"Yeraltı kaynaklarından daha çok önemli kaynağımız var; o da insan
kaynağımız. Hele de bireysel yaratıcılıkta gerçekten iyi bir niteliği olan Türk
insanının bu niteliği eğitim ile taçlandırması, kendisi ve ülkesi açısından da
değer üreten hale gelmesi çok önemli. Türkiye'de yabancı yatırımcılara; 'Neden
Türkiye'desiniz' diye sorulduğunda cevap nitelikli insan gücüdür. Bu insan
gücünün niteliğinin en üst noktaya çıkarılması hepimizin ortak hedefidir. Bu
noktada çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Eğitim sistemimizde önemli gelişmeler
sağlanıyor. Bir dönem meslek eğitiminde gerileme söz konusu oldu ama son
yaptığımız 4+4+4 düzenlemesiyle meslek eğitiminin önündeki engeli de tamamen
kaldırdık."
Bakan Işık, gençlerin ister meslek isterse üniversite hayatına gitmesi
için önündeki engelleri kaldırdıklarını anlatarak, "Meslek eğitimi alan
gençlerimizin niteliğinin yükselmesi noktasına geldik ve bu son dönemdeki çok
sevindirici. Bu insan kaynağının teorik eğitimle donatılması tek başına yeterli
değildir" dedi.
"Çok okuyan mı, çok gezen mi bilir?" sözünü hatırlatan Bakan
Işık, "Bu işin ideali okuyan insanın gezerek bu bilgiyi
taçlandırmasıdır" dedi.
Işık, gençlerin önemli bir eğitim aldığını ve eğitim kalitesini
yükselten üniversitelerin bulunduğunu vurgulayarak, "Ama bu eğitim alan
gençlerimizin mutlaka dünyayı gezmesi, hele de bilim ve teknoloji alanında
Avrupa'daki ülkeleri gezmesi, biraz kalıp orada tecrübelerden faydalanması,
imkanları öğrenmesi, değerlendirmesi ve belki iş kurması, belki ticaret
yapması, girişimcilik açısından bazı Ortaklar bulması Erasmus+ gibi programlar
sayesinde olacak" şeklinde konuştu.
-"Hükümetimiz AB
politikalarından taviz vermemiştir"
Fikri Işık, Türkiye'nin ve Türkler'in Orta Asya'dan beri yönünün
Batı'ya dönük olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bugün de Avrupa Birliği Türkiye için devlet politikasıdır.
Hükümetimiz de bu politikadan zerre taviz vermemiştir. Konjonktürel sıkıntılar
olabilir ama konjonktürel yavaşlamalar politikanın temelini sarsmaz.
Hükümetimizin bu noktadaki kararlılığı sürmektedir. Avrupa Birliğine girmek
sadece müzakereleri fasıl fasıl yürütmek değildir. Erasmus+ programları gibi
programlarla hükümetler, STK'lar, iş dünyası bazında ilişkileri geliştirmek ve
güçlendirmek Türkiye'nin Ab politikasının olmazsa olmazıdır. Erasmus+ programını
önemsiyoruz. Girişimcilik ruhuna sahip gençlerimiz için çok önemli imkanlar ve
avantajlar sağlayacağına inanıyoruz. Biz aslında değişirken değiştirmek,
etkilenirken etkilemek, öğrenirken öğretmek, paylaşmak, tecrübe kazanmak,
tecrübeleri paylaşmak ekseninde bu programların verimli ve başarılı olacağına
inanıyoruz."
Türkiye'nin yeni güçlenen Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi bulunduğunu
anlatan Işık, "Bu Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminin güçlenmesi sadece
Ar-Ge'ye verilen finansal destekler veya şirketlerin kurduğu Ar-Ge merkezleri,
teknokentlerle olacak iş değil. Bu ekosistemin bir bütün olarak güçlenmesinde
en önemli unsur insan unsurumuzdur" diye konuştu.
Işık, bu toplantıda ortaya konulacak görüşlerin ve önerilerin sadece
Türkiye'nin Avrupa Birliği ile daha da yakınlaşması sonucunu doğurmayacağını,
aynı zamanda Türkiye'nin nitelikli iş gücü, Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi
açısından da son derece faydalı sonuçlar doğuracağına inandığını söyledi.
-Türkiye Ulusal Ajansı Başkanı
Bülent Özcan
Türkiye Ulusal Ajansı Başkanı Bülent Özcan, ajansın tarihi ve
çalışmaları hakkında bilgi verdiği konuşmasında, 5 farklı program çerçevesinde
çalışmalarını sürdürdüklerini anlattı.
Türkiye Ulusal Ajansı’nın 10 yıllık dönem içinde başarılı projelere
imza attığını ifade eden Özcan, en fazla proje başvurusu alan ajans olduklarını
bildirdi. 25 bin 31 projeye destek verme kararı verdiklerini belirten Bülent
Özcan, toplumun her kesiminden insanın AB üyesi ülkelerde değişim fırsatı
yakaladığını dile getirdi.