12.04.2014 Kartepe Hisarcıklıoğlu, Ekonomi Gazetecileri Derneği'nin (EGD) her yıl düzenlediği Kartepe Ekonomi Zirvesi'nin 10'uncusunda, özel sektörün gündemini değerlendirdi.
HABER VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB)
Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin iç gerilimlerle boş yere vakit
kaybettiğini belirterek, "Siyasette bir yumuşama ortamı istiyoruz.
Yumuşama olsun ki pozitif ajandamıza dönelim. Gündem ekonomi olsun istiyoruz.
Önümüzde müthiş bir yol haritası var. Biz bunu yapacağımıza inanıyoruz. Yeter
ki birbirimizin üzerindeki negatifliği alalım" dedi.
Türkiye'deki yoğun siyasi gündem nedeniyle
ülkenin dünyanın tartıştığı konuları es geçtiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu,
dünya ekonomisine ilişkin analizler yaptı.
Hisarcıklıoğlu, “Küresel ekonomide yedi
önemli trend gözlemliyorum. Bunların birincisi küresel finans haritası
değişiyor, ikincisi ticaretin kuralları değişiyor, üçüncüsü enerji haritası
değişiyor, dördüncüsü orta sınıfın büyümesi, beşincisi ekonomide şehirlerin öne
çıkması altıncısı ülkelerarası rekabette girişimcilik ana unsur ve yedincisi internet
ekonominin belkemiği haline geldi. Dünyanın finans haritası değişiyor. 2002'den
başlayıp artarak devam eden likidite bolluğu, kazanmadan harcama, olmadan
harcama dönemi yaşandı. Ama artık paranın eskisi kadar olmayacağı bir dönemi
yaşayacağız. Para eskisi gibi bol değil, az ve kıymetli bir hale geliyor"
değerlendirmesini yaptı.
Dünya genelinde her yıl 150 milyon insanın
orta gelir sınıfına yükseldiğini anımsatan Hisarcıklıoğlu, tüketim ihtiyacının
gün geçtikçe artacağını söyledi.
ABD ve AB arasında öngörülen Transatlantik
Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmasına Türkiye'nin dahil olması için
daha fazla çaba sarfedilmesi gerektiğini aktaran Hisarcıklıoğlu, karar alma
mekanizmalarının bu konuya odaklanmaları gerektiğini belirtti.
Türkiye'nin TTIP gibi önemli konuları göz
ardı edip iç tartışmalarla çok fazla zaman kaybettiğini vurgulayan
Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Dünya ekonomisinin 4'te 3'ünü
etkileyecek şekilde ticaretin kuralları değişiyor. Türkiye olarak kendi içimize
çok kapandığımız için dünya ticaretinin nasıl değiştiğini es geçiyoruz.
Transatlantik - Transpasifik anlaşmalarıyla ABD'nin liderlik yaptığı, dünya
ekonomisinin 3'te 2'si tek bir çatı altında buluşuyor. Dünyada bugüne kadar var
olmamış yeni bir dönem. Bunun müzakereleri sürüyor, biz bunu tartışmıyoruz, tam
tersine bu halkın zenginliğini fakirliğini etkileyecek en önemli unsurlardan
bir tanesi bu. Maalesef biz içerde kendi önümüze bakmaktan dünyada ne olduğuna
bakmıyoruz.
Bu anlaşmalar sadece gümrük birliğini
kapsamıyor, yatırımları, dünya ekonomisinin 3'te 2'sinin standartlarını hep
beraber koyacaklar. Örnek vereyim; kullandığımız elektrik voltajı 220 mi
olacak, 110 mu olacak? Bu alınacak karar hepimizi otomatikman etkileyecek.
Üretim metotlarımızı değişme noktasına götürecek. Eğer biz bu pazarın içinde
olamazsak bize dünyada sadece Rusya, Hindistan, satabilirseniz Çin ve Afrika
pazarları kalıyor."
-
"Tekrar reform ateşini yakıp milli geliri 25 bin dolara yükseltiyor
olmamız lazım"
Türkiye'nin kişi başına düşen milli gelir
düzeyinin 10 bin dolar seviyesinde beklemeyip yukarı doğru hareketini
sürdürmesi gerektiğini aktaran Hisarcıklıoğlu, "Milli gelir 4 bin dolarda
giderken sıçrama yaptık, reformları yaptık 10 bin dolara geldik. Burada kaldık.
Şimdi tekrar reform ateşini hep beraber yakmamız lazım. Onun için de
birbirimizle uğraşacağımıza, kardeş kardeşle uğraşacağımıza ülkenin geleceğine
bakmamız lazım. Her yıl 1 milyon nüfus artıyor bu ülkede. Her yıl 1 milyon
kişiye iş bulmamız lazım. Onun için tekrar reform ateşini yakıp Türkiye'nin 10 bin
dolarlık orta gelirini 25 bin dolara yani gelişmiş ülkeler sınıfına doğru
yükseltiyor olmamız lazım. Bu noktaya nasıl gelebildiysek bundan sonrasını da
öyle başarabileceğimize inanıyorum" ifadelerini kullandı.
G20 zirvesinin 2015 yılında Türkiye'de yapılacağını
hatırlatan Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin bugüne dek yaptığı en büyük
organizasyonun NATO zirvesi olduğunu, G20 zirvesinin ise Türkiye için daha çok
büyük potansiyelleri barındıran bir adım olacağını dile getirdi.
- "Büyümenin
kalitesi bozuldu"
Türkiye ekonomisinin 2013 yılında yüzde 4
büyüdüğünü ancak kalitesinin bozulduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, büyüme grafiğindeki genel düşüşün de dikkati
çektiğini anlattı. Hisarcıklıoğlu, özel yatırımların ekonomik büyümeye
katkısının geçen yılın 3. çeyreğinde yüzde 0,7'ye, 4. çeyrekte ise yüzde 0,9'a
yükseldiğini belirtti. Hisarcıklıoğlu, "Beni sevindiren, 1 milyon 500 bin
tüccar-sanayicinin başkanı olarak benim için güzel olan 2013'ün 2. yarısından
itibaren özel sektörün yatırımlarının artma trendine girmesi. Bu, Türk özel
sektörünün yurt içi ve yurt dışındaki çalkantıların geçici olduğuna inanıp,
geleceğe umutla baktığının en somut göstergesi" diye devam etti.
Geçen yıl karşılıksız çek adedi ve tutarında
yüzde 13 düşüş görüldüğünü aktaran Hisarcıklıoğlu, çeklerin karşılıksız çıkma
oranının ise 2012'de yüzde 4,6 iken geçen yıl yüzde 3,7'ye indiğini söyledi.
Hisarcıklıoğlu, 2013'te Türkiye ekonomisine ilişkin şu bilgileri aktardı:
"Yeni şirket kuruluşunda bir önceki yıla
göre yüzde 26 artış var. Özel sektörde bir önceki yıla göre işyeri sayısında 77
bin artış var, 1 milyon 576 bine gelmişiz… Sigortalı kayıtlı çalışan sayısında
620 bin yeni kardeşimiz işe başlamış, 11,7 milyona gelmişiz. Özel sektör
yatırımları 3 milyar dolar artarak 86 milyar dolara gelmiş. Sanayi üretimimiz
de geçen yıl itibarıyla en yüksek rakama ulaştı. 4 milyar dolar artışla 126
milyar dolara geldi. Aslında bunu Türk özel sektörü dünyada dengelerin
değiştiği, müthiş karışık bir ortama rağmen başardı. Bu bizim insanımızın
ülkemizin geleceğine nasıl baktığının en somut göstergesidir. Bütün
arkadaşlarımın her birini tek tek kutluyorum."
- "2
bin 570 kişiyle anket"
Türkiye genelinde özel sektör temsilcisi oda
ve borsa meclis üyesi 2 bin 570 kişiyle ekonomik durum anketi yaptıklarını
belirten Hisarcıklıoğlu, Türk özel
sektörünün Türkiye'nin geleceğine ümitle baktığını söyledi. Hisarcıklıoğlu’nun verdiği bilgilere göre;
Ankete katılanların yüzde 41.8’i önümüzdeki 1 yılda ekonominin daha iyi
olacağını düşünüyor, yüzde 30.8’i aynı, yüzde 27.5’i ise daha kötü olmasını
bekliyor.
Ankete katılan işadamlarına ekonomide en acil
reformlar hangi alanda yapılmalı sorusu yöneltildiğinde ise (birden fazla cevap verebiliyorlar) yüzde 42.9’u vergi reformu diyor. Yüzde
37.6’sı cari açığı azaltacak strateji, yüzde 31.7’si istihdam
teşvikleri-işsizlik, yüzde 30.9’u enerji giderleri, yüzde 28.3’ü bankacılık, yüzde 26.2’si üretim
teşvikleri diyor.
Özel sektörün tartışmalardan sıyrılarak
ekonomik gelişme ve büyüme odaklı ajandaya geri dönmeyi istediğini anlatan
Hisarcıklıoğlu, anket sonuçlarını 11 Nisan Pazartesi günü, 5 STK'yla
gerçekleştirdikleri ziyaret sırasında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la da
paylaştığını kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, görüşmede Başbakan'a
aktardıklarına ilişkin, "İyimserlik var. İsteğimiz talebimiz şu; siyasette
bir yumuşama ortamı istiyoruz. Yumuşama olsun ki pozitif ajandamıza dönelim.
Hepimiz pozitif ajandamıza dönelim. Gündem ekonomi olsun istiyoruz. Türkiye'nin
müthiş bir ajandası, başarı hikayesi var. Milli gelirde 4 bin dolardan 10 bin
dolara çıktık. En umutsuz olduğumuz dönemde yaptık, 2002'den sonra yaptık biz
bunu… Ama önümüzde müthiş bir yol haritası var. Biz bunu yapacağımıza
inanıyoruz. Dışarıdan gelecek negatif etkileri üreterek, çalışarak bertaraf
edebiliriz diyorum. Yeter ki birbirimizin üzerindeki negatifliği alalım"
diye konuştu.
-Bankacılık
sektörüne eleştiri
Reel sektörün temsilcisi olarak bankalardan şikâyetçi
olduğunu söyleyen bankaları da eleştirdi. Temelleri güçlü bir finans sektörünün
bu ülkeye güç katacağını, buna karşın hizmet ve komisyon ücretlerinde makul
oranlara dönülmesi gerektiğine dikkati çeken Hisarcıklıoğlu, bankaları reel
sektöre daha fazla destek olmaya çağırdı.
Hisarcıklıoğlu, bankaların aldıkları hizmet
ve komisyon ücretlerinin, mevduat için verdikleri her 100 lira faize oranla
2011 yılında 36 lira, 2012 yılında 46 lira ve 2013 yılında ise 53 liraya
yükseldiğini kaydetti. Hisarcıklıoğlu eleştirilerini şöyle dile getirdi:
"Bankaların Türkiye'nin toplamındaki
mevduat sahiplerine ödediği faiz 100 lirayken toplam hizmet ve komisyon gideri
olarak hepimizden topladığı para 2011'de 36 lira. Şimdi bu rakam 2013'te yine
100 lirayken, bütün mevduat sahiplerine 100 lira faiz öderken, şimdi tekrar
hizmet ve komisyon giderleri olarak aldıkları para 53 lira olmuş. Eğer bu trend
böyle giderse, kimse buna 'dur' demezse, 5 sene sonra bankalar verdikleri
faizin karşılığını bırakın, o kredi faizlerini buradan alacak. 'Hizmet' ve
'komisyon' deyip alacak. Bu müthiş bir vicdansızlık."
Bir yatırım için iki kişi arasındaki alışverişte
teminat gösterilen bir mal için bankaların yüzde 4 komisyon aldığını, buna
karşın şirketlerin yatırımı için doğrudan bankaya gösterilen ipoteklerde
masrafın sıfır olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu, "Yanıyoruz biz burada.
Bankaya borçlanmadan daha sağlıklı alışveriş yapacağım bir şey var. İki kişi
arasında. İpotek bankaya olursa sıfır, bana olursa 4. Bu haksız rekabet"
ifadelerini kullandı.
Hisarcıklıoğlu sunumunda, TOBB Tahkim
Divanı'nın yapısı ve damga vergisinin kaldırılması talebi gibi iş dünyasının
dile getirmek istediği konuları da aktardı.
-"Bir
tek şundan kaygımız var; enerjimizi birbirimizle kavgaya harcamayalım
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, dünya iş
aleminin geleceğe umutla baktığını, Türk iş dünyasında da benzer bir algı
bulunduğunu belirterek, "Bir tek şundan kaygımız var; enerjimizi
birbirimizle kavgaya harcamayalım. Gelecekte çok büyük bir dünya var. Pastadan alacağımız
çok büyük paylar var, pozitif gündeme bakalım diyoruz" dedi.
Hisarcıklıoğlu, "5 sivil toplum
kuruluşunun (STK) liderleriyle heyet olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la
görüşmelerinde Başbakan'ın tutumunun ne yönde olduğu" sorusuna, "Bir
başkasıyla yapılan bir görüşmede karşı tarafın ne söylediğiyle ilgili kamuoyuna
açıklama yapmadan söylememiz uygun olmaz. Yani toplamda 6 sivil toplum kuruluşu
başkanı ve sayın Başbakan arasındaki görüşmeyi iletmemiz uygun olmaz. Sayın
Başbakan gerekirse zaten açıklamada bulunur" yanıtını verdi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin ABD ve AB
arasında öngörülen Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP)
anlaşmasının dışında kalması halinde Brookings Enstİtüsü raporuna göre yıllık
20 milyar dolar kaybı olacağını söyledi.
TOBB Kadın Girişimciler Kurulu'nun başkanlık
koltuğunun en kısa zamanda doldurulacağını belirten Hisarcıklıoğlu, bu makam
için liyakat ve gönüllülük esasının geçerli olduğunu söyledi.
- "Türkiye'nin
sanayi envanteri yok"
Türkiye'nin henüz bir sanayi envanterinin
olmadığını dile getiren Hisarcıklıoğlu, TOBB'un bu konuda çalışmalarının
bulunduğunu, ancak kurumlar arasında zaman zaman görülen çekişme nedeniyle bu
konunun ötelendiğine dikkati çekti. Hisarcıklıoğlu şöyle devam etti:
"Hepimizde olduğu gibi kurumlar arasında
da müthiş bir milliyetçilik, tutuculuk, muhafazakarlık var… Biz burada her
türlü altyapıyı yaptık, bilmem neyi yaptık, hatırlayın, burada açıkladık.
Türkiye'nin sanayi envanteri yok şimdi. Garipliği düşünebiliyor musunuz?
'Program, reform yapın' diyoruz da, neye göre yapacağız? Elindeki verilere göre
kardeşim. Hangi alanda potansiyel var, 'Türkiye'deki yatırımların miktarını
bana ver Rifat' diyorlar. Verebiliyor muyum özel sektörün başındaki biri
olarak? Veremiyorum. Biz bunu burada (Kartepe Ekonomi Zirvesi) açıkladık,
'yapacağız' dedik. Ama bir anda bir kıskançlık, 'kardeşim Odalar Birliği'ne
verilir-verilemez', 'biz yapacağız'. Ya ver kardeşim ya da sen yap. Know-how
biriktirdik, buyur sen yap. Gönderdik arkadaşlarımızı o da olmadı."
Dünya iş aleminin geleceğe umutla baktığını,
Türk iş dünyasında da benzeri bir algının varlığını dile getiren
Hisarcıklıoğlu, "Bir tek şundan kaygımız var; enerjimizi birbirimizle
kavgaya harcamayalım. Gelecekte çok büyük bir dünya var. Pastadan alacağımız
çok büyük paylar var, pozitif gündeme bakalım diyoruz" ifadelerini
kullandı.
-“Ekonominin
gereği yapılır”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB)
faiz politikası konusundaki görüşleri sorulan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu: "Ben
bugüne kadar hayatımda inancım gereği, söyleyeyim ben faiz almadım arkadaş. Ama
şu var ben de iş adamı olarak faizlerin düşük olmasını tercih ederim. Yalnız
son Merkez Bankası açıklamalarından gördüğümüz, şartlar uygun oldukça faizlerin
düşeceğinin sinyalini de kamuoyuna, hepimize vermiş oldu. Muhakkak bu verileri Sayın
Başbakanımızla, kamuoyuyla ihtiyaçları kadar paylaşıyorlardır onu bilmem. Çünkü
onların gördüğü birçok tabloyu benim görme şansım yok.
'Rifat faizler düşük olsun mu?' Olsun. İş
adamı olarak 'şu olsun' derim. Ama ekonomide 'olsun' demekle, emir komuta
zinciriyle işler gitmiyor. Emir komutaya döktüğümüz zaman, geçmişte bunları
yaşadık haberiniz olsun... Ekonominin gerekleri neyse o yapılsın. Ne bir eksik
ne bir fazla."
-"Bürokrasinin
takdir yetkisini genişleten yasal düzenlemelerin yarın nasıl kullanılacağını
öngöremiyoruz"
Mevsim etkileri nedeniyle kayısı, çay ve
fındık gibi meyvelerin üreticilerinin ciddi sorunlar yaşadığını belirten
Hisarcıklıoğlu, "Don ve kuraklık vurmuş, burada müthiş bir feryat var, millet
yanıyor aslında, canı yanıyor. Bu aslında hepimizi etkileyecek bir olay"
diye konuştu.
Bürokrasiye ilişkin düzenlemelerle ilgili bir soru
üzerinde ise Hisarcıklıoğlu, "Milli iradenin yetkilerinin bir bölümü
yasayla bürokratlara devredilmesi. Biz buna karşıyız. Açık söylüyorum.
Bürokrasinin takdir yetkisini genişleten yasal düzenlemelerin yarın nasıl
kullanılacağını öngöremiyoruz. Bunu da hep beraber yaşayıp göreceğiz. Biz 6
kurum olarak dün Başbakanımıza bu konuda görüşlerimizi ilettik.