31.05.2014 Ankara TİMFED’in 5. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, yaşadığı bütün sıkıntılara rağmen müteahhitler ve inşaat sektörünün gelecekten son derece umutlu olduğunu söyledi. Sektörün daha ileriye gidebilmesi için yapısal adımların ardı ardına atılması gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “İlk atmamız gereken adım, Türkiye için kritik bir öneme sahip olan müteahhitlik mesleğinin standartlarının ortaya konmasıdır. Bakın bugün kentsel dönüşümden bahsediyoruz. Eskiyen, standartlara uymayan üstyapımızı yeniliyoruz. Ama maalesef kimlerin müteahhitlik yapabileceğini, bu işin standartlarının neler olduğunu hala bilmiyoruz. Aramızdaki çürükleri ayıklayamıyoruz, bunun vebalini hepimiz çekiyoruz” diye konuştu.
30
birlik ve 80 bin üyeyi bünyesinde barındıran Tüm İnşaat Müteahhitleri
Federasyonu’nun (TİMFED) 5. Olağan Genel Kurulu TOBB Birlik Merkezi’nde
gerçekleştirildi. Genel Kurulun açılış konuşmalarını; TOBB Başkanı M. Rifat
Hisarcıklıoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez ve TİMFED Genel Başkanı Tahir Tellioğlu
gerçekleştirdi.
TOBB
Başkanı Hisarcıklıoğlu konuşmasında inşaat sektörünün sorunlarına değindi. Devlet
ihalelerindeki iş bitirmelerle ilgili karne uygulandığını ama özel iş
bitirmelerle ilgili kayıt tutulamadığını bildiren Hisarcıklıoğlu, “Çevre ve
Şehircilik Bakanımızın desteği ile TOBB bünyesinde müteahhitlik sektörünün
kendi kendini düzenlediği bir yapıyı ivedilikle kurmamız gerekiyor” diye
konuştu.
İkinci
yapılması gereken önemli konunun da inşaat sektörünü düzenleyen onlarca kanun
ve düzenlemenin basitleştirilmesi ve bu düzenlemeler içindeki çakışmaların
ayıklanması olduğunu belirten TOBB Başkanı, “Bakın bir çırpıda aklımıza 8-10
tane kanun geliyor. İmar Kanunu var. Yapı denetim kanunu var. Afet riski
dönüşüm kanunu var. Kentsel dönüşüm kanunu var. Büyükşehir kanunu var. Bu liste
uzayıp gidiyor. Onlarca da yönetmelik ve tebliğ var. Allah tüm
müteahhitlerimize sabır versin. Çünkü hepimizin bir de kanun uzmanı olması
gerekiyor. Birinden seksek öbürüne mutlaka yakalanıyoruz. Bir belediye mevzuatı
farklı uyguluyor, öbür belediye farklı uyguluyor. Yorum farklılıkları ortaya
çıkıyor. Burada da toplulaştırmayı ve sadeleştirmeyi sağlamamız lazım. Kurallar
anlaşılabilir olmalı ki uymak ve denetlemek kolay olsun” dedi.
-Müteahhitler sıkıntılı ama gelecekten
de umutlu
TOBB
olarak üyelerin sorunlarını, isteklerini tespit etmek üzere düzenli anketler
yaptıklarını hatırlatan Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Bu kapsamda geçtiğimiz
haftalarda delegelerimizin ve meclis üyelerimizin Türkiye ekonomisine bakışları
ve gelecek beklentilerini görmek için anketler yaptık. Burada dikkatimi çeken ve inşaat sektörümüz
için çok önemli olan birkaç hususun altını çizmek istiyorum.
Son
1 yıla ilişkin tüm sektörlerin ortalamasına baktığımızda, işlerim iyi gitti
diyenler ile kötüye gitti diyenler hemen hemen eşit. Ama inşaat sektöründe
diğer sektörlerden belirgin bir şekilde ayrışıyoruz. İşlerim son bir yılda
iyiye gitti diyenlerin oranı %21’iken, kötüye gitti diyenlerin oranı %41’e
yükselmiş. Demek ki sektörümüz son dönemdeki gelişmelerden olumsuz etkilenmiş.
En
çok neyden şikayet ediyorsunuz diye sorduk. Maliyetlerimiz arttı dediler. Son 1
yılda maliyetlerim enflasyonun üzerinde arttı diyenlerin oranı %87. Satış
fiyatlarım enflasyonun üzerinde arttı diyenlerin oranı ise sadece %37. Yani,
sektördekilerin %50’si maliyetleri artmasına rağmen bu artışı fiyatlara
yansıtamamış.
Maliyet
baskısı sektörümüzde önemli bir sorun haline gelmiş. Özellikle, istihdam deposu
inşaat sektöründe istihdam üzerindeki vergi ve SGK yüklerinden çok ciddi bir
şikayet var. İkinci olarak, inşaat sektörü olarak tahsilat yapmakta
zorlanıyoruz. Kendi ödemelerimizi yapmakta bile zorlanır hale geldik. Son 1
yılda tahsilat yapmakta zorlanıyoruz diyenlerin oranı %89. Ama, tüm bu sıkıntılara rağmen bu salonu
dolduran müteahhitlerimiz ve inşaat sektörümüz gelecekten son derece umutlu.
Önümüzdeki yıl işlerim daha iyi olur diyenlerin oranı %43 iken, işlerim kötü
gider diyenlerin oranı sadece %13. Demek ki inşaat sektörü Türkiye’nin
geleceğini inşa etmeye ve yatırım yapmaya devam ediyor.”
-“Bakan Güllüce de sorunları yakından
biliyor”
Kendisinin
de aslında yap-satçı bir müteahhit olduğunu bildiren Hisarcıklıoğlu, o nedenle
sektörün sorunlarını gayet iyi bildiğini açıkladı. Çevre ve Şehircilik Bakanı
İdris Güllüce’nin de inşaat mühendisi olduğunu ve sektörü yakından tanıdığını
kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Türkiye’ye modern belediyeciliği getiren, insan
odaklı belediye anlayışını yerleştiren mimarlardan biri olarak kendisini
ağırlamaktan büyük bir onur duyuyoruz. İçimizden gelen, sorunlarımızı bilen bir
Bakanımız olması bizim için büyük bir fırsat. Bu fırsatı Türkiye’nin ve
sektörümüzün gelişmesi için çok iyi kullanmalıyız. Kendisi de sağolsun, bütün
sorunlarımıza oldukça yapıcı şekilde yaklaşıyor. Çözüm odaklı ve istişareye
önem veren tavrı için kendisine çok teşekkür ediyorum. Eminim bu toplantımız
vesilesiyle aktaracağımız bir çok sorun da ivedilikle çözülecektir” dedi.
-Sektörün son 10 yıldaki ivmesi önemli
İnşaat
sektörünün çok önemli bir sektör olduğuna işaret eden Hisarcıklıoğlu şöyle
konuştu: “İnşaat sektörü sahip olduğu iş hacmiyle dünya ekonomisinin yaklaşık
%13’ünü oluşturuyor. Dünyada 2020 yılında inşaat sektörünün iş hacminin,
%70’lik bir büyüme ile 12,7 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bugün
gelinen noktada Türkiye için de benzer bir durum geçerli. İnşaat sektörü
Türkiye ekonomisinin lokomotiflerinden biri.
Hâlihazırda,
milli gelirin %6’sını oluşturan ve 1,9 milyon kişiye iş sağlayan, 100’ün
üzerinde sanayi ve hizmet sektörünün ana müşterisi konumunda olan inşaat
sektörü Türkiye ekonomisinde vazgeçilmez bir yere sahip. Ama inşaat sektörünün
Türkiye ekonomisi için çok daha önemli bir rolü var. İnşaat sektörü Türkiye’de
geleneksel sermaye birikim sürecinin en önemli halkası. Bakın sizler veya
büyükleriniz bu yollardan geçti. Türkiye’de büyük yatırımcı olmanın 4 aşaması
vardır:
Önce
köyden kente göçülür. Topraktan kazandığın ufak tefek birikimle esnaflığa yada
küçük ticarete geçersin. Biraz para kazanınca işleri büyütürsün, orta ölçekli
bir tacir olursun. Sonra inşaat sektörüne geçersin, yap-sat falan derken
sermaye biriktirirsin. En sonunda da büyük yatırımcı olursun. Ya sanayiye
geçersin, ya taahhüt müteahhidi olursun.
İşte
bu yüzden bu sektör ve sizler çok önemlisiniz. Aslında sektör son 10 yılda
büyük bir ivme kazandı. Sektörün yıllık Gelir Vergisi içerisindeki oranı 2004’e
göre yaklaşık 6 kart arttı. Sadece 2013’te inşaat sektörü %7 büyüdü. Yani
inşaat sektörü Türkiye’nin büyümesinde ana aktör oldu. İnşaat sektörünün bu
başarısı sadece ülkemizle sınırlı kalmadı, Türk müteahhitleri yurtdışında yer
aldıkları projelerle diğer ülkelere fark attılar.
İnşaat
denilince, akla Türkiye’nin gelmesini sağlayacak kalitede işlere imza attılar. 2001
yılında dünya genelinde Türk müteahhitlerinin elindeki toplam proje bedeli 2,4
milyar dolar iken, bugün toplam proje bedeli 31,3 milyar dolara ulaştı.”
-Bu sektörde daha çok ekmek var
Sektöre
hizmet eden herkese teşekkür eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Tahir Tellioğlu’nu
da çalışmaları ve gayretleri için tebrik etti. Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu: “Tahir
kardeşim için ayrı bir parantez açmam lazım. Tahir Bey, hem TİMFED’in hem de İnşaat
Müteahhitleri Konfederasyonu İMKON’un genel başkanı. 2006 yılında 5 ilin müteahhit
birliğince kurulan TİMFED, bugün Tahir Bey’in ve yönetiminin vizyonu sayesinde
30 birlik ve yaklaşık 80 bin üyeye ulaşmış. Öte yandan, üst kuruluş olarak
İMKON altında 52 Birlik ve 150 bin müteahhit bulunuyor. Bu çok önemli bir
başarı. Her fırsatta dile getiriyorum, birlikte rahmet ve bereket ayrılıkta
azap vardır. İşte inşaat sektörünün başarıları, bize birlik ve beraberliğin ne
kadar önemli olduğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Bu
sonuçlar inşaat sektörümüzün gözünden ülkenin geleceğine dair mesajlar taşıması
bakımından son derece önemli. Çünkü bu sektör Türkiye için oldukça önemli. Ve
ilerleyen yıllarda da bu sektörün önemi katlanarak artacak. Çünkü insanımız
zenginleştikçe, dar gelirliden orta sınıfa, orta sınıftan yukarıya geçiş
oldukça, talep katlanarak artacak. Konut istenecek. Alışveriş merkezi
istenecek. Altyapı istenecek, üstyapı istenecek. Demek ki bu sektörde daha
yenecek çok ekmek var.”
-Çevre ve Şehircilik Bakanı Güllüce
Çevre
ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce de konuşmasında, bir profesörün televizyonda
"Böyle olmaz, Bakanlık bütün Türkiye'de deprem riski olan binaları derhal
yıkıp yapıp millete teslim etmelidir" ifadeleriyle ilgili, "Hocam,
vallahi, söylediğin harika bir temenni. Hepimiz bu temenniye katılırız ama
dünyada matematik diye, sayı diye bir şey icat edilmiş. İnsanoğlu sayı saymayı,
matematiği biliyor. Bir çarpacaksın ve böleceksin, kaç bina ve her bina kaç
lira ve sonra ne çıkıyor? Bu, inanılmaz bir rakam. 7 milyonu yazacaksın, sonra
6 tane sıfır koyacaksın, bu kadar para lazım. Bu nasıl okunur, biraz
zorlanırsın onu okumaya" değerlendirmesini yaptı.
Güllüce,
Türkiye'nin inşaat sektöründe dünyada ikinci olduğunu belirterek, "Peki
niye birinci olmayacağız? Yeterli insanımız, tecrübemiz var. İşçimizin birim
saatteki üretkenliği dünyadaki inşaat sektöründeki işçilere nazaran çok
yüksek" dedi.
Müteahhitlik
sektörünün sahip olduğu enerji, gayret ve tecrübenin dünyada daha büyük
kapıları açacağına ve Türkiye'ye büyük kaynaklar aktaracağına inandığını
aktaran Güllüce, Türk firmaların inşaat sektöründen pay almak için çalışmalar
yapması gerektiğini ifade etti.
Bakan
Güllüce, dünyada göçü durduracak hiçbir gücün oluşamadığına işaret ederek,
şunları söyledi:
"Bakın
Afrikalılar, Avrupa'ya bir şekilde geçiyor, teli tutuyor, atlıyor,
durduramazsınız. Eğer göçü önleyen bir güç olsaydı, buralarda olmazdık, bizim
yerimiz Horasan'dı, Bişkek'ti. Böyle bir güç yok. O zaman göçü önleyici
tedbirler almak lazım, durdurucu, engel olucu değil. Siz, Kars'ı, Ardahan'ı,
Doğu'yu, Yozgat'tan, Ankara'dan yukarısının ekonomisini iyi bir noktaya
getirirseniz bu tepe üstü dik duran biraz şöyle eğebilirsek problemlerimizin
çok önemli bir kısmını yerinde çözmüş olacağız. Bazı yerlerimizde okul var
öğrenci yok. Bazı çok gelişmiş illerimizde de 80 kişilik sınıflar var. Okul
fabrikası yapsanız yetişemiyor. Nüfusun arttığı bir şehirde okulu nasıl
yetiştireceksiniz?"
ABD'deki
bir düşünürün "AK Parti Hükümeti, bugüne kadar olan hükümetlerden bazı
şeyleri farklı yaptı ama bazı şeyler çok abartılıyor, bunları başka bir hükümet
de yapabilirdi. Marmaray yapıldı, bunu başka hükümet de yapabilirdi ama esas bu
hükümet milletine öyle bir moral verdi, öyle bir inanç verdi, sağladığı
istikrar sayesinde öyle moral verdi ki Türkler artık dünyaya tekrar cihangir
olmak, hiç olmasa da ekonomik cihangirlik peşinde koşan bir motivasyona
ulaştılar. İcraat bence bu" ifadeleriyle ilgili de Güllüce, şu
değerlendirmeyi yaptı:
"Başkaları
da şunu diyor: Beyler, bunlar böyle gidiyorlar. Osmanlı cihangirliği gibi
olmasa da ekonomik cihangirliğe doğru gidecekler, siz de tedbirlerinizi alın,
Türkiye'de ne yapacaksanız şimdiden yapın, yoksa bunlar sıkıntı olacaklar. İkaz
etmiş de oluyor. Biz, bu milletin her şeyi yapabileceğine ve dünyada liderlik
özelliğimizden dolayı da bütün dünyada büyük iş adamları, müteahhitler,
yatırımcılar olabileceğimizi, artık üzerimizde oyun tezgah kurulamayacağına,
milletin de bunu fark ettiğine inanan bir hükümetiz."
Güllüce,
1699 yılında imzalanan Karlofça'dan bu yana ilk defa "Bundan böyle öyle
olmayacak" denildiğini aktararak, "Bununla hepimiz gurur duymalıyız.
Bununla hepimiz, 'Oh be' demeliyiz. Farklı siyasi partiden olabiliriz ama bu
milletin kafasını dik tutamamış olmasından bu topraklarda yaşayan kimse mutlu
olmaz" dedi.
- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan
Yardımcısı Halil Etyemez
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Halil Etyemez de AK Parti Hükümeti'nce
yapılan çalışmalarla Türkiye'nin çağ atladığını belirterek, tarihi atılımlar ve
ekonomideki başarıların arkasında, büyük yatırımları ile sosyal devlet bilinci
ile hareket edilmesinin yattığını söyledi.
Türkiye'nin
her alanda büyümesinin inşaat sektörüne de yansıdığına işaret eden Etyemez,
inşaat sektörünün 200 civarında alt sektörü de etkilediğini ifade etti.
Türkiye'de çalışan her 5 kişiden birinin müteahhitlik sektöründe çalıştığına
dikkati çeken Etyemez, sosyal uyumun ana unsurlarından biri olan çalışma barışı
için iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması gerektiğini vurguladı.
Salt
büyüme yerine güvenle büyüme ilkesini öne çıkardıklarını belirten Etyemez, iş
sağlığı ve güvenliğinin üstünde durduğumuz konuların başında geldiğini dile
getirdi. Etyemez, sözlerini şöyle tamamladı:
"İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasası, ilk defa müstakil kanunu ile mevzuattaki yerine
aldı. Yasanın bütün tarafların desteği ile paydaşlarla diyalog halinde
çıkarıldığını bir kez daha belirtmek istiyorum. Yasa ile çalışanların tamamı iş
sağlığı ve güven mevzuatı şemsiyesi altında birleştirildi. İş sağlığı ve
güvenliğinde kuralcı yaklaşımdan ziyade önleyici, iyileştirici ve geliştirici
bir yaklaşım hedeflemiştir. Çünkü önlemek, ödemekten daha ucuz ve insanidir.
Özetle, bir ülkedeki iş sağlığı ve güvenliğinin seviyesi aynı zamanda o ülkede
insan hayatına verilen değerin bir yansımasıdır. Ancak işverenlerimiz ve
çalışanlarımız iş sağlığı ve güvenliği konusunu sahiplenmediği sürece bu konuda
başarılı olmak mümkün değil.
Büyük
ve güçlü Türkiye yolunda ilerlerken lokomotif sektör olan inşaat sektöründe iş
sağlığı ve güvenliği konusunda çeşitli sıkıntılar yaşamaktayız. İşlerin geçici
olması, branşlaşmanın çok fazla olması, birden fazla alt işveren olması gibi
kendine has bazı özellikleri ile iş sağlığı ve güven açısından zor bir alan
olduğunun bilincindeyiz. Tüm dünyada inşaat işçilerinin diğer sektörlerdeki
işçileri oranla ortalama 3 kat daha fazla hayatını kaybetmesi ve 2 kat daha
fazla yaralanma riskiyle karşı karşıya kalması, bu alanın zorluğunu gösteren
bir başka göstergedir. Ülkemizde işyerlerinin yüzde 11'i inşaat sektöründedir.
Toplam iş kazalarının yüzde 12,3'ü inşaat sektöründe meydana gelmekte ve iş
kazaları sayısı bakımından sektörler arasında üçüncüdür. Daha da önemlisi
inşaat sektörü ölümlü iş kazasında yüzde 34,4 ile maalesef ilk sırada yer
almaktadır. İşverenlerimize, müteahhitlerimize, çalışanlarımıza iş sağlığı ve
güvenliği konusunda gerekli hassasiyeti göstermelerini, güvenlik kültürüne
benimsemelerini bir kez daha özellikle istirham ediyorum."
- TİMFED
Başkanı Tahir Tellioğlu
TİMFED
Başkanı Tahir Tellioğlu da inşaat sektörünün çok büyük bir sektör olduğunu ve
önemli sorunları bulunduğunu dile getirdi. İnşaat Müteahhitleri Odaları Birliği
Kanun Tasarısı'nın 44 yıla yakın süredir yasalaşamadığından şikayet eden
Tellioğlu, müteahhitliğin tanımının yapılması ve standartlarının belirlenmesi
gerektiğini ifade etti.
Türkiye'nin
deprem kuşağında yer alan bir ülke olduğunu hatırlatan Telllioğlu, özellikle
Van Depremi'nden sonra gündeme elen kentsel dönüşümün sağlıklı ve amacına uygun
yapılabilmesi için söz konusu yasanın çıkarılması gerektiğini belirtti.
Tellioğlu,
kentsel dönüşüm kararı alınan 7 milyona yakın çürük bina olduğunu hatırlattı.
Türkiye'de
300 binin üzerinde müteahhitlik yapan kişi bulunduğunu anlatan Tellioğlu,
bunların yaklaşık 200 bininin iyi niyetli bir şekilde bu mesleği yapanlardan,
100 binin ise meslekle ilgili olmayan, ikinci, üçüncü iş olarak yapan kişilerden
oluştuğunu söyledi.