05.09.2014 Kayseri Kayseri’de düzenlenen 6. Gelişen Kentler Zirvesi’nde konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, değişen dünyada artık ülkelerin değil şehirlerin ön plana çıkacağını söyledi. Hisarcıklıoğlu, mal ithalatı yerine girişimci ithalatı döneminin başladığını kaydetti.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat
Hisarcıklıoğlu, Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER)
ile Kayseri Büyükşehir Belediyesince bir otelde gerçekleştirilen "6.
Gelişen Kentler Zirvesi"ne katıldı. Hisarcıklıoğlu zirvenin daha önce
Konya'da, Gaziantep'te yapıldığını, bu kentlerin arkasındaki başarı hikayesinin
temelinde birliğin yattığını söyledi.
Dünyada özellikle uluslararası iş dünyasının gündeminde üç ana konunun
konuşulduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
HABERİN VİDOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ
"Birincisi orta sınıfın hızla büyümesi. Her yıl 2 Türkiye
büyüklüğündeki nüfus orta sınıfa dahil oluyor. Bu da şehirleşmeyi ön plana
çıkarıyor. Artık bütün dünyada ülkeler değil, şehirler ön plana çıkacak.
Önümüzdeki 10 yıl sonra dünya nüfusunun yüzde 60'ı şehirlerde yaşayacak,
ekonomi de şehirlerde toplanacak. Bunun için de akıllı şehirler ön plana
çıkıyor. Dünya trendlerini takip etmeliyiz. İkincisi şehirlerde aynı hedefe
yürümek lazım. Birlik ve beraberlik olursa hedefi vururuz. Herkes ayrı bir
hedefe koşarsa olmaz. Üçüncüsü de artık mal ithalatı bırakıldı, girişimci
ithaline başlanıldı."
ABD'deki Silikon Vadisi'nde iş kuranların yüzde 60'ının ABD'de doğmayan
insanlardan oluştuğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, bütün ülkeler ve şehirlerin
artık kendilerine yatırımcı çekme yarışına girdiklerini kaydetti.
Hisarcıklıoğlu, tüm şehirlere yapılan hizmetlerin üç ayaklı yürütülmesi
gerektiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Bir yanda kamu bir yanda vizyon olmalı. Yeter mi? Yok yetmez.
Bizi geçen ülkelerin yaptığı gibi akademik dünyayı da işe katmalıyız. Mekansal
Strateji Planı'nın hazırlanmasında herkes eşit ortak. Kamu 'ben bilirim, ben
halktan yetki aldım. Ben ne dersem o olur' değil. Kamu, özel sektör, akademik
dünya bir araya gelerek önümüzdeki dönemde bütün Türkiye'nin Mekansal Strateji
Planı'nın hazırlanması konusunda çalışmalar başladı. Bu katılımcı demokrasi
anlayışından yönetim anlayışından dolayı teşekkür ediyorum."
-Çevre ve Şehircilik Bakanı
İdris Güllüce
"6. Gelişen Kentler Zirvesi"nde konuşan Çevre ve Şehircilik
Bakanı İdris Güllüce, bakanlıkla belediyenin zaman zaman benzerliğinin dile
getirildiğini, 'belediye bakanlığı' yakıştırmasının çok abartılı olmadığını
söyledi.
Kayseri'deki belediyeciliği her gittiği ilde örnek olarak anlattığını
belirten Güllüce, bütün belediye başkanlarının bu okul niteliğindeki
belediyeden istifade etmelerini dilediğini ifade etti.
Güllüce, hayatın bütün amacının insanları mutlu kılmak olduğunu, bunun
için de güzel şehirler oluşturulması gerektiğini dile getirdi.
Gelişmiş şehirler kavramına değinen Güllüce, şöyle konuştu:
"İrileşen şehirler mi gelişmiş oluyor? Yoksa büyüyen şehirler mi
gelişiyor? Ya da gayrimenkul fiyatlarının yüksek olduğu şehirler mi. İnsanların
mutluluk oranının yüksek olduğu şehirler mi gelişmiş oluyor? Bu sosyolojik bir
tartışma. Şehirler aynı zamanda medeniyetin ocağı, hükümetin kucağıdır.
Şehirleşirken gelişirken o şehirlere sadece mühendis gözüyle bakmamak lazım.
Şehirlere insani unsurları irdeleyen sosyolog, psikolog, din adamları, akil
yaşlıların, şehircilik uzmanlarının görüşleri alınarak bakılmalıdır. Kendi
kültürünü, derinliklerini, medeniyetini yok eden, sadece mühendislikle iftihar
eden ve bina yüksekliğinin medeniyet ölçüsü kabul eden bir çizgiye doğru
gidiyorsak belki birçok şeyi halletmiş oluruz belki ama telafisi olmayan pek
çok şeyi de yitirmiş oluruz."
Güllüce, önce insanı ele almak gerektiğini vurgulayarak, yöneticilerin,
bir şehir geliştirilirken mühendisliğin yanında insanların asırlardır yaşayan
değerlerinin nasıl korunacağı konusunu da göz önüne almasının önemli olduğuna
dikkati çekti.
- Kentsel dönüşüm
Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlatan Güllüce, mühendislik,
şehircilik faaliyetlerinin depremi bir kenara koymadan yapılması gerektiğini
dile getirdi.
Yeni Türkiye'nin her anlamda geliştiğini ifade eden Güllüce, şunları
kaydetti:
"Yeni Türkiye'de depremin her an başımıza dert olacağı çöküntü
alanlar ve sokakların olduğu şehirler ile böyle yükselen bir ekonomi
örtüşmüyor. Kötü binaları, her an yıkılmaya hazır yapıları içinde taşıyan
şehirler bize yakışmıyor. Hızla kentsel dönüşüm yapmamız gerekiyordu. 2 yıldan
bu yana uğraşıyoruz. Genç bir uygulama. Bu nedenle hem kanun koyucu hem yüksek
yargı hem bizler deneme yanılmayla bazı eksikliklerimizi görüyoruz. Kentsel
dönüşümde belediye seçimlerinden biraz önce bir duraksama oldu. Başkanların
'aday olacak mıyım' halinden dolayı aksama oldu. Ancak şimdi yine
hızlandı."
"Kentsel dönüşümün partisi olmaz" diyen Güllüce, "Hangi
parti olursa olsun belediye başkanlarımız bizimle muhatap olsunlar. Uygun yol
haritası çizelim, her türlü desteğe hazırız. Türkiye daha hızlı, daha çok hem
deprem riskinden hem de bu çöküntü alanlardan kurtulsun" diye konuştu.
Güllüce, Türkiye'nin önemli sorunlarından birinin de gelir
dağılımındaki dengesizlikler olduğunu, hükümetin bunun önüne geçmek için
teşvikler verdiğini anlattı.
"Türkiye'ye bakarken 500'e yakın farklı noktadan bakılmalı"
ifadelerini kullanan Güllüce, şöyle devam etti:
"Sivil toplum kuruluşlarımız sadece bir noktadan bakarlarsa
önerileri gerçekçi olmaz, hayat bulmaz. 100'ün üzerinde sivil toplum kuruluşu
ile birlikte olduk. Herkes bulunduğu yerden Türkiye'ye baktığı için
söylediklerinin sadece birkaçını yapabiliriz. 30 sene sonra bunları Türkiye'de
uygulayamayız. Türkiye'yi iyi tanımak lazım."
Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki de Kayseri'deki yatırım
fırsatlarını katılımcılara anlattı.
- Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Yıldız
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise konuşmasında bir
şehrin oluşmasına, kentleşmesine katkı koyabilecek bütün kesimlerin toplantıda
bulunduğunu ifade etti.
Kentleşmeyle, değişimin en önemli ögelerinden birisinin yaşandığını
ifade eden Yıldız, şunları kaydetti:
"Bundan 60 yıl önce kentlerde yaşayan nüfus yüzde 15'lerde,
beldelerde, ilçelerde, köylerde yaşayan nüfus ise yüzde 85'ler civarındaydı.
Bugün ise nüfusun yüzde 75'inin kentlerde yüzde 25'inin ise ilçe, belde ve
köylerde olduğunu görüyoruz. Bu son derece önemli ve ciddi bir sosyolojik
değişimdir. Bu değişimin doğru yönetilmesi, kültür, ahlak, ekonomi, idari,
siyasi, sosyal açıdan son derece önemlidir. Kentleşme sadece nüfus hareketi
değildir. Ekonomiyle, idareyle alakalı bu değişimin iyi yönetilmesi
lazım."
Sanayileşme ve kentleşme süreçlerinin ekonomik, sosyal ve siyasi
yönlerinin olduğunu dile getiren Yıldız, toplumun da yaşam kalitesini etkileyen
önemli bir olgu olduğunu vurguladı.
Bir ülkede yalnızca yönetim değil, tüketim toplumları üzerine
gayrimenkul değerleri artmasının orada bir problem olduğunun göstergesi
olduğunu vurgulayan Yıldız, şöyle devam etti:
"Bu kadar gayrimenkul hareketinin fonlanmasında, kaynağında
üretimin temel bir öge olması gerekiyor. Yalnızca tüketimin tahrik edildiği,
üretimin olmadığı ülkelerin sürdürülebilir bir yapısının bulunmadığını bütün
dünya biliyor. İskandinav ülkelerinde oluşan petrol ve doğalgaz bütçeleri kamu
bütçelerinden ayrı kullanılıyor. Neredeyse yüzde 3'ü kamu bütçesine dahil
ediliyor. Yüzde 97'si de bütçe dışı tutularak fon oluşturuluyor. O nedenle
Körfez ülkelerinden daha büyük fon oluşturan Norveç ülkelerini görüyoruz. O
yüzden bu değişimin yönetilebilmesinin en önemli yanı üretime dönük fonlar
aracılığıyla gayrimenkul hareketlerini, sermaye hareketlerini karşılamak
lazım."
- 7 ayda 10 bin yabancıya
gayrimenkul satıldı
GYODER Başkanı Aziz Torun da Türkiye ekonomisine paralel olarak
gayrimenkul sektörünün de hızla büyüyüp geliştiğini söyledi.
2000'li yıllarda ekonomik krizler ve yüksek enflasyon oranlarının
gayrimenkul sektörünün büyümesinde çok büyük bir engel oluşturduğuna dikkati
çeken Torun, günümüzde faiz oranlarının tekli hanelere düşmesinin, istikrarlı
bir büyüme ortamının sağlanmasının gayrimenkul sektörünü de önemli oranda
motive ettiğini vurguladı.
Lokomotif haline gelen gayrimenkul sektörünün Türkiye ortalamasının
üzerinde büyüme gösterdiğine dikkati çeken Torun, "Gayrimenkul sektörünü
aslında bir rant ekonomisi ya da durağan rant getiren bir sektör olarak değil
Türkiye'nin lokomotif sektörü, hatta stratejik sektör olarak görmek lazım"
dedi.
Bu yılın 7 aylık döneminde 10 binin üzerinde yabancıya gayrimenkul
satıldığını ifade eden Torun, "Bu da 1,2 milyarlık bir döviz demektir. Biz
kendi yatırımlarımızda yabancılara son iki yıl içinde 315 daire ve 10 ofis
sattık, 215 milyon liralık gelir elde ettik. 35 farklı ülkeye gayrimenkul sattık.
Bu da Türkiye'nin ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu
gösteriyor" şeklinde konuştu.