13.10.2014 Ankara Başbakan Davutoğlu TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde düzenlenen ve STK temsilcileri ile TOBB’un yerel teşkilatlarının da katıldığı istişare toplantısına katıldı. TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu toplantının açılışında yaptığı konuşmada "Bugün milletimizin arasına nifak sokulmasına, evlatlarımızın yeniden böyle bir oyuna kurban gitmesine izin veremeyiz. Kendi geleceğimize, kendi huzur ve zenginliğimize kastedilmesine müsaade edemeyiz. Bu oyunu bozmak zorundayız" dedi.
HABER FOTOĞRAFLARINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.
HABER VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ.
Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında TOBB Konferans Salonunda
düzenlenen İstişare Toplantısı'na Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Türkiye
Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Türkiye İşveren Sendikaları
Konfederasyonu (TİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), HAK-
İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ), Memur Sendikaları Konfederasyonu
(MEMUR-SEN), Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) ve Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB) yöneticileri ve temsilcileri katıldı.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada, toplantıda
her fikirden, her siyasi görüşten, her inançtan üyeleri bulunan Türkiye'nin
işçileri, memurları, çiftçileri, esnafları ve işverenlerinin bulunduğunu, Doğu
ve Güneydoğu bölgeleri başta olmak üzere Türkiye'nin farklı şehirlerinden gelen
başkanlar, yerel kanaat önderlerinin toplantıda yer aldığını ifade etti.
Başbakan Davutoğlu'nun gerek Dışişleri Bakanlığı gerekse Başbakanlığı
döneminde kadim devlet geleneğinin önemli ilkelerinden istişareye büyük önem
verdiğini, sadece Başbakanlığı döneminde 3 kez sosyal tarafı oluşturan bu
kuruluşlarla bir araya geldiğini belirten Hisarcıklıoğlu, konuya büyük bir
hassasiyet gösteren Başbakan Yardımcısı Akdoğan'a da şükranlarını sundu. Son
günlerde Türkiye'de istenmeyen görüntüler yaşandığını dile getiren
Hisarcıklıoğlu, "Kendi şehrini yakıp yıkan, kendi insanının canına kast
eden bir akıl tutulması yaşanıyor" diye konuştu.
-Yaşanan olaylar kimseye katkı
sağlamıyor
Saldırı sonucu hayatını kaybeden şehitlere Allah'tan rahmet dileyen,
saldırıya uğrayan esnaf ve vatandaşlara şifa temennisinde bulunan
Hisarcıklıoğlu, evi, işyeri yağmalanan, bu süreçte mağdur olan vatandaşların
mağduriyetinin giderilmesi için başlattığı hızlı çalışmadan dolayı hükümete
teşekkürlerini iletti.
Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:
"Şurası çok açık ki, bu yaşananlar ne ülkemizin, ne de komşu
coğrafyamızın huzuruna, istikrarına bir katkı sağlıyor. Bölgemize ve bölge
insanımıza katkı sağlamıyor. Tam tersine Türkiye'deki kardeşlikten ve
istikrardan rahatsız olanların ekmeğine yağ sürüyor. Dinine, diline, ırkına
bakmadan, coğrafyamızdaki çatışmalarda mağdur olan herkese kapısını sonuna
kadar açan Türkiye'den rahatsız olanları memnun ediyor. Geçmişte,
farklılıklarımızın, ayrılıklara dönüştürülmeye çalışıldığı karanlık günleri,
ülkemizde oynanan kirli oyunları hepimiz çok iyi hatırlıyoruz. Bugün
milletimizin arasına nifak sokulmasına, evlatlarımızın yeniden böyle bir oyuna
kurban gitmesine izin veremeyiz. Kendi geleceğimize, kendi huzur ve
zenginliğimize kastedilmesine müsaade edemeyiz. Bu oyunu bozmak
zorundayız."
- "Hedeflere ulaşmanın ilk
şartı huzurdur"
Son birkaç yıldır Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ilk defa
yatırım, istihdam, ekonomi ve zenginliğin konuşulmaya başlandığına işaret eden
Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:
"Gelecekle ilgili umutlar ve hayaller konuşulmaya başlandı. İlk
defa, Diyarbakır'ı, Van'ı, Urfa'yı bir sanayi ve turizm kenti yapmanın hayalini
kurduk. Ülke olarak, büyük Türkiye'nin hayalini kurduk. Hayal kurmaktan öte,
bunlarla ilgili yol haritaları çizdik, hedefleri ortaya koyduk. Bunu bizzat
bölge insanı kendisi yaptı. Bu salonu dolduran kanaat önderleri yaptı. İşte
bütün bu hayallere, hedeflere ulaşmanın ilk şartı huzurdur. Çünkü huzur,
ticaret ve zenginlik birbirinden ayrılmayan bir bütündür. Huzur olmadan ticaret
olmaz, ticaret olmadan zenginlik olmaz. Şunu iyi bilmeliyiz ki içinde
bulunduğumuz coğrafyanın istikrarı da Türkiye'nin daha güçlü, daha zengin ve
daha istikrarlı olmasına bağlıdır. Bu coğrafyanın, bu ülkenin, bu milletin
geleceğini düşünen; şehri için, çocuğu için daha müreffeh bir gelecek isteyen
herkesin en önemli önceliği huzur olmak zorundadır."
Türkiye'nin birliği ve kardeşliğini her türlü çatışmadan uzak tutmanın
herkesin görevi olduğunu, israf edilen toplumsal enerjinin farkına varılması ve
Türkiye için ortak geleceğe yönelik çalışmaların devam etmesi gerektiğini
vurgulayan Hisarcıklıoğlu, "Türkiye'yi bütün bu coğrafyadaki huzur,
istikrar ve zenginliğin teminatı yapmak zorundayız. Bunu da ancak 78 milyon hep
birlikte başarabiliriz. Biz, bu milletin ferasetine inanıyoruz. Eminimiz ki
biz, bütün bu olaylardan, kardeşliğimiz daha da güçlenmiş olarak çıkacağız. Bir
olarak, iri olarak ve diri olarak; hep birlikte, daha güzel günlere doğru
birlikte yürümeye devam edeceğiz" dedi.
-Başbakan Davutoğlu
Başbakan Ahmet Davutoğlu ise konuşmasında, yeni Türkiye idealiyle ciddi
bir ivme oluşmuşken, birtakım yerlerde Kobani olayları bahane edilerek düğmeye
basıldığını, iki seçim sonrası, üçüncü seçimin öncesinde 'Acaba tekrar Türkiye
karıştırılabilir mi' diye birtakım fitne odaklarının devreye girdiğini
belirterek, "Suriye'deki zulmün bir benzerini neredeyse kendi halkına
karşı terör ve şiddet eylemleriyle yapanlar bilsinler ki Türkiye'yi hiçbir
zaman bu kargaşa ve kaos sarmalının içine sokamayacaklardır" dedi.
Davutoğlu, TOBB’da düzenlenen İstişare Toplantısı'nda yaptığı
konuşmada, dünkü helikopter ve trafik kazalarında hayatlarını kaybeden asker ve
polislerle son olaylarda vefat eden vatandaşlara ve güvenlik güçlerine rahmet
diledi, yakınlarına taziyelerini iletti.
Başta TOBB olmak üzere bütün oda ve sendika temsilcilerine teşekkür
eden Davutoğlu, "Çok kritik bir zamanda böyle kapsamlı bir istişare için
bizi bir araya getirmek, toplumsal sorumluluğun bir gereğiydi. Ayrıca son
yayınlanan ortak bildiri de toplumdaki genel hissiyatı yansıtması açısından çok
önemli bir adım teşkil ettiği için bir kez daha teşekkür ediyorum" diye
konuştu.
Çalışma hayatı ve iş dünyası temsilcileriyle ikinci kez buluştuğuna
işaret eden Davutoğlu, daha sık bir araya geleceklerini söyledi. Davutoğlu,
"Çünkü öylesine bir tarihi aşamadayız ki bugünlerde en fazla ihtiyaç
hissettiğimiz şey istişaredir, istişaredir, istişaredir. Ortak aklı üretmemiz,
ortak vicdanı harekete geçirmemiz, ortak geleceğimizi belirlememiz açısından
büyük önem taşıyor. Bu noktada ortak vicdanımızın en temel sembolleri aslında
bu salonda bulunuyor" ifadesini kullandı.
-"Ben de bir esnaf
çocuğuyum"
Davutoğlu, Ahi Evran Haftası dolayısıyla Kırşehir'de oda
temsilcileriyle bir araya geldiğini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Aslında esnaf kültürü, Ahilik geleneği tam da bugün tekrar ihya
etmemiz gereken ortak bilincin, tarihi referans noktasıdır. Ahi Evran'ın o
temel ahlaki ilkelerini hayata geçirdiğimizde, aslında bugün daha da çok
ihtiyaç hissettiğimiz esnaf bilincini ve onun ahlakı temellerini harekete
geçirdiğimizde, bu kurulmak istenen tuzaklara karşı en sağlam sosyal aşıyı da
gerçekleştirmiş oluruz."
Kendisinin de bir esnaf çocuğu olduğunu belirten Davutoğlu, şunları
kaydetti:
"Hayatım, özellikle ilk çocukluk ve gençlik yıllarında,
Türkiye'nin her yerinden gelen ve yan yana komşuluk yapan esnafların
Mahmutpaşa'da nasıl bir arada ortak kültür oluşturduğunu görmek, bana sosyal
ayağımızın gücü hakkında, daha küçük yaşta çok güçlü bir bilinç vermişti.
Türkiye'nin her yerinden gelenler orada yan yana, bir arada, helal rızk için
çalışırlar, öğle yemeklerini sırayla yaparlar ve dükkanlarda birlikte yerlerdi.
Ayrıca toplumun derin irfanını ilk keşfettiğim anlar, Türkiye'nin her yerinden
alışveriş yapmak üzere bu piyasaya gelen esnafların oluşturduğu farklı
veçhelerdi, farklı yaklaşımlardı, ama hepsi ortak bir vicdanı temsil eden
sosyal ilişkiler ağıydı.
Babamın çok derin dostlukları oldu. Şimdi Anadolu'da nereye gitsem,
rahmetli babamla alışveriş yapmış olan baba dostlarını görüyorum.
Kahramanmaraş'a gittiğimde, Kars'a gittiğimde, her yerde babamın dostlarını
görmek bana o derin irfanımızı hatırlatmak bakımından büyük bir örnek teşkil ediyor."
-"Sizlere ve sizlerin
dayanışmasına büyük ihtiyaç hissediyoruz"
Bu ortak zemininin bugün bir kez daha keşfedilmesi gerektiğine işaret
eden Davutoğlu, "Türkiye'nin her yerinden birbirleriyle alışveriş yapan,
helal rızık için ortak bir çaba içine giren toplumun değişik kesimleri, aslında
ortak bir mayayı da oluşturuyor. Onun için tam da bugünlerde sizlere ve
sizlerin dayanışmasına büyük ihtiyaç hissediyoruz" diye konuştu.
Birilerinin ülkeyi şu veya bu bölge, şu veya bu etnik veya mezhebi
kesim diye bölmeye çalışırken, odaların ve sendikaların ortak bir bilinçle bir
araya gelerek, "Hayır, biz tarihi birlikte yaşamış, geleceği de birlikte
şekillendirecek bir milletin fertleriyiz" diye seslerini yükseltmelerinin
vakti olduğunu kaydeden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben, bu toplantıyı böyle bir sesin ve insani erdemleri harekete
geçirecek olan ortak bilincin zemini olarak görüyorum ve bir kez daha teşekkür
ediyorum. Doğru zamanda, doğru bir perspektifle hazırlanmış, bir anlamda
kamuoyuna ortak bir yaklaşımı da gösterecek, sergileyecek bir toplantıya vesile
oldukları için bir kez daha bütün odalarımıza teşekkür ediyoruz."
-"Rahatsız olanlar harekete
geçtiler"
Davutoğlu, son olayların, Türkiye'nin ekonomisinin zirveye ulaştığı,
IMF'ye bütün borçların ödendiği, Türkiye'nin çok ciddi ekonomik ivme kazandığı
bir konjektürde gerçekleştiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Türkiye'nin ayağa kalkmasını, doğrulmasını, sadece kendisini
değil çevresindeki bütün bölgeleri, dost halkları da büyük çınarının altında
barındırabilmesini, geliştirebilmesini sağlayacak bir güç haline gelmesinden
rahatsız olanlar harekete geçtiler. 2013 içinde Gezi olayları etrafında
birtakım bahanelerle ciddi bir şekilde toplumsal kutuplaşmayı tahrik eden bir
süreç yaşandı. Daha sonra 17 Aralık, 25 Aralık olayları, komploları, 30 Mart
seçimlerini neredeyse ipotek altına alma çabasına dönüştü. Ama milletimizin
basireti bunları aştı, 30 Mart seçimlerinde milli irade, Türkiye'nin kaderine,
aziz milletimizin kaderine bir anlamda şekil veren bir sonuç ortaya çıkardı.
Daha sonra cumhurbaşkanlığı seçimini de son derece sükunetle ve
demokratik bir olgunlukla yaşadık ve tarihimizde ilk defa doğrudan halk
tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı ile yeni bir döneme başladık. Hemen
arkasından yeni bir hükümet oluşumu oldu ve bendeniz bu hükümetin kurulması
aşamasında da, AK Parti Genel Başkanlığına giden süreçte de toplumsal
hayatımızın temel taşını teşkil edecek olan milli birlik ve beraberliğe sürekli
olarak vurguda bulunarak, bir ortak zemini oluşturmaya çalışmak konusunda ciddi
gayretler sarf etmeye çalıştım."
Herkesin kriz beklediği bir anda, Türkiye'de cumhurbaşkanlığı ve
başbakanlık makamının son derece olgun bir demokratik süreçle el
değiştirmişken, toplumda yeni beklentilerle, yeni Türkiye idealiyle ciddi bir
ivme oluşmuşken, birtakım yerlerde Kobani olayları bahane edilerek düğmeye
basıldığını anlatan Davutoğlu, "İki seçim sonrası, üçüncü seçimin
öncesinde 'Acaba tekrar Türkiye karıştırılabilir mi' diye birtakım fitne
odaklarının devreye girdiğini gördük" dedi.
-"Türkiye'yi kaos
sarmalının içine sokamayacaklar"
Davutoğlu, yeni hükümetin kurulmasının hemen ardından bütün
bakanlıklarda çok ciddi reform süreçlerini başlattıklarını, çözüm sürecinde
ciddi ivme kazanıldığını, bu sürecin mekanizmasının Bakanlar Kurulu kararıyla
esasa bağlandığını ifade ederek, ülkede, milli birlik ve beraberlik anlamında
çok ciddi bir momentum oluştuğunu söyledi.
Diğer taraftan Suriye'deki bütün dostlara, akrabalara, komşulara yardım
edebilmek kastıyla, oradaki zulme karşı en etkin tavrı almak amacıyla tezkere
çıkardıklarını belirten Davutoğlu, "Toplumda genel olarak son derece
iyimser ve olumlu bir beklenti içindeyken, maalesef, bayramın üçüncü gününden
itibaren yaşanan olaylarla gerçek anlamda bir toplumsal kargaşa ortamı
yaratılmaya çalışıldı. Neticede, baktığımızda, Kobani bahane edilerek, bu
vandalizmde, bu şiddet sarmalında, bu terör faaliyetlerinde 33 vatandaşımız
hayatını kaybetti, 2 polisimiz şehit oldu, 135 polisimiz yaralandı" dedi.
Olaylarda 531 polis aracı, 631 sivil aracın yakıldığını, aralarında
Kur'an kursları, müzelere, kütüphanelerin de olduğu bin 122 binanın tahrip
edildiğini anlatan Davutoğlu, "Birçok küçük yavru, yetim ve öksüz kaldı.
Şimdi sorma vaktidir, Hüseyin Hatipoğlu'nun kızı Yaren'in yetim kalmasına sebep
olanlar neyi amaç edindiler? 11 aylık Ecrin Balcı'nın annesi Sevgi'den
ayrılmasına sebep olan, öksüz kalmasına sebep olan bu vahşi, alçakça saldırılar
niçin yapıldı? Yine polis memurumuz Atif Şahin'in oğlu Ahmet Akif'i, Sena'yı,
oğlu Yiğit Alp'i yetim bırakanlar, neyi hedeflediler? Bu yolla Kobani'ye mi
yardım ettiler? Suriye'deki zulmü mü durdurdular? Suriye'deki zulmün bir
benzerini neredeyse kendi halkına karşı terör ve şiddet eylemleriyle yapanlar bilsinler
ki, Türkiye'yi hiçbir zaman bu kargaşa ve kaos sarmalının içine
sokamayacaklardır" diye konuştu.