14.05.2015 İstanbul TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Yassıada'yı, yerli ve yabancı misafirlerin ağırlanacağı, ziyaret edenlerin Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesine tanıklık edecekleri bir esere dönüştüreceklerini belirterek, "Bundan sonra Yassıada denilince akla hüzün değil, umut gelecek. Burayı ziyaret edenler ülke olarak hangi zorlukları aşıp bu noktaya geldiğimizi hatırlayacak" dedi.
Hisarcıklıoğlu,
Yassıada'da "Demokrasi ve Özgürlük Adaları" projesinin temel atma
törenindeki konuşmasında, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Türk özel sektörüne her
zaman öncelik verdiğini, sektörün önünü açmak için iş dünyasıyla istişare
ettiğini anlattı.
Necip Fazıl
Kısakürek'in "Sakarya Türküsü" şiirinden "İnsandır sanıyordum
mukaddes yüke hamal/Hamallık ki sonunda, ne rütbe var ne de mal/Yalnız acı bir
lokma, zehirle pişmiş aştan/Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan"
dizelerini alıntılayan Hisarcıklıoğlu, Yassıada'da "milletinden aldığı
emaneti taşırken ailesinden, arkadaşlarından ve tutkuyla bağlı olduğu
milletinden koparılan Adnan Menderes'in anılarının" ve "memlekete
büyük hizmetler vermiş 3 demokrasi şehidinin hatırası"nın yattığını
söyledi.
Rifat
Hisarcıklıoğlu, Yassıada'nın demokrasiyi sahiplenen herkes için hüznün simgesi
olduğunu belirterek, "Aynı zamanda, şehadete giderken bile milletin ve
vatanın selametini düşünen bir metanetin simgesidir. Biz, bugünlere kolay
gelmedik. Ülkemiz uzun yıllar çile dolu büyük bir demokrasi mücadelesi verdi.
Bunu hiçbir zaman unutmamalı, bizden sonra gelecek nesillere de çok iyi
anlatmalıyız" diye konuştu.
TOBB'un fiili olarak 1952'de Adnan Menderes'in
başbakanlığı döneminde kurulduğuna değinen Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "Türkiye'de
atılan en önemli demokratikleşme adımlarından biri de buydu, yani özel sektörün
tek çatı altında örgütlü bir yapı kazanması. Zira ekonomi ile demokrasi
birbirinin ayrılmaz bütünüdür. Demokrasi olmadan, milletin iradesi hakim
kılınmadan din ve vicdan hürriyeti olmaz, düşünce hürriyeti olmaz, teşebbüs
hürriyeti olmaz. Bunlar olmadan da ekonomi olmaz, zenginlik olmaz, milletin
refahı olmaz. Demokrasi mücadelesinde bedel ödeyenler daha özgür ve daha zengin
bir Türkiye hayal etti. Demokrasimiz güçlendikçe bu hayal de gerçeğe dönüştü.
1952'de toprağa atılan tohum hızla büyüdü, dev bir çınar oldu. 63 yıl önce bin
500 üyemiz vardı, bugün 1 milyon 500 bin olduk. 63 yıl önce 200 dolar olan kişi
başı milli gelir, bugün 10 bin doları geçti. 260 milyon dolar olan ihracatımız,
160 milyar dolar oldu. İhracatımızda sanayinin payı sadece yüzde 1 iken, bugün
oran tam yüzde 94 oldu. Türkiye, İtalya ile Çin arasındaki en güçlü sanayi
ülkesi haline geldi. 63 yıl önce dış yardım alan bir ülkeyken, bugün dünyanın
her coğrafyasında mazlumun yanına koşan, fakir coğrafyalara en fazla yardımı
yapan ülkelerden biri olduk."
##962##
-"Vefa borcumuzu ödüyoruz"
Hisarcıklıoğlu, TOBB ve 137 oda, borsa ortaklığıyla kurulan Gümrük
Turizm İşletmeleri AŞ ile önemli işler yapıldığını hatırlatarak, 7 kara gümrük
kapısının modernize edildiğini, Halkalı Gümrüğü ve doğudaki 4 gümrük kapısının
modernizasyon çalışmalarının devam ettiğini, Selimiye Camisi'nin bakım onarım
masraflarını üstlenmek üzere Selimiye Vakfı'nın kurulduğunu anlattı.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Adnan Menderes'e ve
bütün demokrasi şehitlerine vefa borçlarını ödediklerini ifade ederek, şunları
söyledi: "Hükümetimizin verdiği görevle Türkiye'nin demokratikleşmesine
vurulan bir darbeyle anılan Yassıada'yı 'Demokrasi Adası'na dönüştürmek için
adım atıyoruz. Bize verilen proje doğrultusunda Yassıada'yı yeniden inşa
ediyoruz. Böylece bugün kimsenin uğramadığı bu adayı, yerli ve yabancı
misafirlerin ağırlanacağı, ziyaret edenlerin Türkiye'nin demokratikleşme
mücadelesine tanıklık edecekleri dev bir esere dönüştürüyoruz. Bundan sonra
Yassıada denilince akla hüzün değil, umut gelecek. Burayı ziyaret edenler ülke
olarak hangi zorlukları aşıp bu noktaya geldiğimizi hatırlayacak. Yassıada
artık demokrasi ve özgürlükle anılacak, milli iradenin ve demokrasinin simgesi
olacak. Daha büyük hedeflere ulaşmamız için de bir kilometre taşı olacak."
-Başbakan Davutoğlu
Başbakan Ahmet
Davutoğlu da, Yassıada'daki yargılamanın yapıldığı salonun aynen muhafaza
edileceğini belirterek, "Şu anda metruk ve birçoğu neredeyse çökme
durumunda. Muhafaza edilecek. 27 Mayıs platosu şeklinde, burada yaşanan anlar
gelecek nesillere aktarılacak" dedi.
Başbakan
Davutoğlu, dört hususa dikkat çekmek istediğini ve bunların mutlaka
korunacağını söyledi. Bunların birincisinin, Yassıada ve Sivriada'nın yaşayan
hatıralarıyla tarih içinde muhafaza edilmesi olduğunu aktaran Davutoğlu, bu
hatıraları silmeyeceklerini, yok etmeyeceklerini anlattı.
Davutoğlu,
aksine bunları hatırlatacaklarını dile getirerek, "Nefret ve düşmanlık
üretilsin, diye değil, 'bir daha kimse benzer bir eyleme kalkışmasın' diye
muhafaza edilecek. Yargılamanın yapıldığı salon, aynen muhafaza edilecek. Şu
anda metruk ve birçoğu neredeyse çökme durumunda. Muhafaza edilecek. 27 Mayıs
platosu şeklinde, burada yaşanan anlar gelecek nesillere aktarılacak. Demokrasi
Müzesi'nde, bütün demokratik mücadele tarihimizin önemli şahsiyetleri, önemli
olayları ve önemli kahramanları art arda verilecek. Onlarla birlikte bir
demokrasi bilinci oluşturulacak. Dolayısıyla hatıra muhafaza edilecek"
diye konuştu.
Bizans döneminde
mekanın zindan olarak kullanıldığını belirten Davutoğlu, o kalıntıların da
muhafaza edileceğini bildirdi.
"Yani
darbeciler aslında ne yaptıklarını biliyorlardı. Bizans entrikası yaptıkları
için Bizans'ın sürgün diyarına gönderdiler, şehit Başbakanımızı ve
arkadaşlarını" diyen Davutoğlu, Bizans entrikalarının biteceğini, milli
irade ve insanlık onurunun her zaman galip geleceğini kaydetti.
Davutoğlu,
ikinci hususun da Bizans'tan kalan daha sonra 1856'da İngiliz sefiri Bulwer'in
kaldığı yerin tarihi kalıntılarının da muhafaza edilmesi olduğunu belirterek,
tarihi dokuya hiçbir zarar verilmeyeceğini vurguladı.
-"Yeşil alan, kesinlikle bugünkünden
daha fazla olacak"
Üçüncü önemli
hususun ise yeşil alanla ilgili olduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam
etti: "Orada bir tek ağaç eksilirse, yerine ağaç dikilecek. Gelirken
helikopterle de yukarıdan baktım. İnşaat halinde de gelip ziyaret edeceğiz.
Yeşil alan, kesinlikle bugünkünden daha fazla olacak. Yıkılacak olan binalar,
sadece lojman gibi kullanılan ve tarihi değeri olmayan binalar olacak.
Dördüncüsü de bu alanın kullanılması kesinlikle 'demokrasi' ve 'özgürlük'
kavramlarıyla uyumlu şekilde olacak. Biz Cumhurbaşkanımız Başbakanken, ben
Dışişleri Bakanıyken bu konuları konuşurken zihnimizdeki ideal şuydu: 'İnşallah
bunları da yapmaya çalışacağız. Camp David gibi veya başka bu şekilde
kullanılan alanlar gibi arabuluculuk merkezi, barış merkezi yapmak istiyoruz.'
İstanbul'da büyük bir barış ve arabuluculuk merkezi kurma kararımız vardı. Bu
kararı hayata geçirmek için 3 sene önce Finlandiya ile birlikte ortak bir
girişimde bulunduk. Arabulucular dostları diye şu anda 50'ye aşkın ülkenin
katıldığı Birleşmiş Milletler kararıyla tanınmış bir inisiyatif geliştirdik.
İstanbul'u bir barış şehri yapmak istiyoruz. Dersaadet'i Darüsselam barış
diyarı yapmak istiyoruz. Onun için de Filistinliler arasında barış görüşmesi mi
olacak, Iraklılar arasında mı olacak, Bosna ile Sırbistan arasında da mı
olacak, ki şunda bizim onlarca yürüttüğümüz barış görüşmesi var, bu mekan böyle
barış görüşmeleri için kullanılacak."
-"Mekanda hiçbir eğlence unsuru
olmayacak"
Başbakan Ahmet
Davutoğlu, yapılacak mekanın kongre merkezi olarak kullanılacağını belirterek,
demokrasi çalıştayları yapılacağını dile getirdi.
Buraya yapılan
otel şeklindeki düzenlemenin kesinlikle eğlence maksatlı kullanılmayacağına
işaret eden Davutoğlu, "Şu mekanda yaşanan acılara hürmet esastır. Bu
mekanda hiçbir eğlence unsuru olmayacak, hiçbir şekilde oteller eğlence
maksatlı kullanılmayacak. Sadece kongreye katılmak üzere gelenlerin kaldıkları
mekanlar olarak kullanılacak. Bu bizim taahhüdümüzdür" dedi.
Davutoğlu,
vakfiyelerde en baştan konan madde gibi, bu konuyu ifade ettiklerini
kaydederek, "Hükümet olarak bunu yaparken bizden sonraki hükümetlere de
diyoruz ki 'Bu mekanı kim ve ne gerekçeyle eğlence mekanı olarak kullanırsa
Allah'ın rızasına aykırı davranmış olur. Burada oluşturulan bu kolektif vakıf
anlayışını da istismar etmiş, yokmuş saymış olur.' Hiçbir şekilde buna izin
vermeyiz" değerlendirmesinde bulundu.
Kültür ve Turizm
Bakanı Ömer Çelik'in "Hukuk fakültelerinin mezuniyet törenlerini Yassıada yargılamaların
olduğu salonda yapmaları" şeklinde bir teklifi olduğunu aktaran Davutoğlu,
"Ben bir adım öteye ileriye giderek muhalefet partilerine şimdiden çağrı
yapıyorum. İnşallah bu yapı tamamlandığında, 27 Mayıs'ta TBMM sembolik olarak
Yassıada'da toplansın. Nasıl 23 Nisan'da sembolik olarak toplanıyoruz. Bir daha
TBMM'ye kimsenin kilit vuramayacağını cümle aleme ve tarihe göstermek için her
27 Mayıs'ta burada özel bir celse yapalım" diye konuştu.
-"Düşmanlık beslemedik"
Davutoğlu,
niyetlerinin herhangi bir düşmanlık üretmek olmadığını, Yassıada
yargılamalarını yapanların çocukları ve torunlarının da vatandaşları olduğunu
ifade ederek, "Orada yaşayanlar, suç işleyenler kendi manevi huzurlarında
o suçun çilesini çekerler. Hiç kimseye düşmanlık beslemedik, beslemeyiz"
dedi.
Demokrat Parti
camiasının belki de gösterdiği en büyük kahramanlığın, buradaki şehadetlerin
üzerinden bir nefret kültürü üretilmesine izin vermemeleri olduğunu vurgulayan
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "O Demokrat Parti camiasının bütün
öncülerine, takipçilerine, ki biz de onlardanız, teşekkürü bir borç biliyorum.
Türkiye'deki 27 Mayıs üzerinden, 17 Eylül'deki şehadetlerin üzerinden çok derin
ve zamana yayılan bir nefret kültürü ortaya çıkabilirdi. Çıkmadıysa bu, bu
camianın yakınlarının gösterdiği olgunluk ve basiret sayesindedir. İntikam
kültürü, nefret kültürü oluşmadı. Yassıada, bir intikam kültürü oluşturmak için
demokrasi ve özgürlük adası haline dönüşmüyor. Aksine kalıcı bir barışı, kalıcı
bir insanlık onurunu, kalıcı bir demokrasiyi ve insanlık onurunu inşa etmek
için bu yola çıkıyoruz."
Projeye katkıda
bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik,
Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, TOBB
yetkilileri ve diğer kurumlara teşekkür eden Davutoğlu, hayırlı başlangıcın
gelecek nesillerin ders almasına vesile olacağını dile getirdi.
- Kültür ve Turizm Bakanı
Çelik
Kültür ve Turizm
Bakanı Ömer Çelik ise, "Yassıada Demokrasi ve Özgürlük Adası'nda
yakacağımız fener dünya milletlerine de ilham verecek ve yol
gösterecektir" dedi.
Çelik, 14
Mayıs'ın Demokrat Parti'nin iktidara gelişinin yıl dönümü olduğunu hatırlattı.
Bu tarihin,
"milletin aklıyla alay edenlere, milleti hor ve hakir görenlere, onu
yıllarca iradesiz bırakmaya çalışanlara, onun değerlerine sırt çevirenlere ve
hülasa bu milleti temsil konusunda zaaf içinde olanlara" verilen büyük ve
ibretlik dersin tarihi olduğunu aktaran Çelik, "Bu milleti kendisine
muallim olarak kabul etmeyen, onu hep acemi, hep çırak olarak görmeye alışmış
kesimler ders almamakta ısrar edip durdular" diye konuştu.
Çelik,
Yassıada'nın tarihini vurgulayacak şekilde 27 Mayıs Tarih Platosu inşa
edileceğini, müze alanı ve demokrasi parkı kurulacağını belirterek, yargılama
süresince kullanılan yapıların restore edileceğini ve yapılara yeniden
işlevsellik kazandırılacağını dile getirdi.
Yargılamaların
yapıldığı spor salonunda, koğuşlarda ve diğer alanlarda holografi gibi özel
teknikler kullanılarak yapılacak canlandırmalarla ziyaretçilerin o dönemi adeta
içinde yaşarmışcasına tecrübe etmelerine imkan sağlanacağını ifade eden Çelik,
o döneme ait belge, doküman ve eşyalardan oluşan seçkin bir koleksiyonun
demokrasi müzesinde sergileneceğini vurguladı.
Müzenin içinde
barındırdığı tarihi objelerle geçmişi, mimarisindeki modern ve geometrik
formlarıyla da geleceği yansıtacak şekilde kurgulanmasına özel bir önem
verdiklerini aktaran Çelik, şöyle devam etti:
"Bu
yaklaşımın altında bu projeyle adanın toplumumuza geçmişten aldığı
referanslarla bir gelecek vizyonu sunabilmesi yönündeki arzu ve niyetimiz
yatmaktadır. Bu nedenle milletimizin o dönemde yaşadığı en acı tecrübelerden
biri olan 27 Mayıs'ı ve o dönemde yaşananları bu proje ile bir ibret abidesi
haline dönüştürmek istedik. Bu abidenin en temel unsurlarından birisi 24 metre
yüksekliğinde sadece adaya değil demokrasimizin geleceğine de ışık tutacak bir
demokrasi feneri inşa etmek olacaktır. Zamanla bu fener, adaların ve demokrasi
zaferimizin simgesi haline gelecektir."
Çelik,
Türkiye'de demokrasi yolunda katedilen mesafenin hiç de azımsanmayacak bir
boyutta olduğunu ifade ederek, "Son 65 yılda açık oy gizli tasniften kendi
cumhurbaşkanını doğrudan seçecek bir milli iradeye kavuştuk" diye konuştu.
"Milletimizin
özgürleşmesi adına cephede canlarını veren şehitlerimiz kadar bu kutlu
demokrasi mücadelesi yolunda hayatlarını feda eden şehitlerimizi de rahmet ve
minnetle anıyoruz" diyen Çelik, projeye katkılarından dolayı Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı
İdris Güllüce, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu,
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu, AK Parti milletvekili adayları
Mücahit Arslan ve Çiğdem Karaaslan'a teşekkür etti.