17.06.2015 Ankara TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, AB KİK’i (Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi) oluşturan STK’ların (Sivil Toplum Kuruluşları) temsilcileri ile birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti.
TESK Başkanı Bendevi Palandöken, TZOB Genel Sekreter Vekili Hikmet
Yavuzyiğit, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, Hak-İş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet
Şahin, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye Kamu-Sen Başkanı
İsmail Koncuk ve TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler ile birlikte gerçekleştirdikleri
ziyaret sonrasında heyet adına ortak açıklamayı seslendiren TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu, seçimler sonrasında sandıktan uzlaşın mesajı çıktığını, erken
seçimin yapısal sorunlara kalıcı bir çözüm getirmeyeceğini ve vakit
kaybettireceğini ifade etti.
##976##
Hisarcıklıoğlu’nun dile getirdiği ortak açıklama
şöyle:
“Bizler;
ülkemizin çalışan ve üreten kesimleri olan, esnaflarını, çiftçilerini,
işçilerini, memurlarını ve işverenlerini temsilen bugün buradayız.
Bizler,
ülkemiz nüfusunun %85’ini temsil ediyoruz; toplumun tüm kesimleri bu gurupta
temsil ediliyor.
Öncelikle
son milletvekili seçimine yüksek oranda katılım sağlanmasından dolayı,
vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Türk halkı sağlam bir demokrasi geleneğine
sahip olduğunu bir defa daha göstermiştir.
Sandıktan
koalisyon tablosu, yani uzlaşın mesajı çıkmıştır. Erken seçimin ülkemizdeki
yapısal sorunlara kalıcı bir çözüm getirmeyeceğini ve vakit kaybettireceğini düşünüyoruz.
Dolayısıyla mevcut parlamento aritmetiği içinde bir hükümetin kurulmasını arzu
ediyoruz.
Küresel
iktisadi ortamda belirsizliklerin yeniden arttığı, risklerin daha fazla
hissedilir olduğu, kritik bir dönemdeyiz. Çevre coğrafyamızdaki ekonomik ve
siyasi çalkantılar da artıyor.
Tüm
bu gelişmeler karşısında hazırlıklı olmak ve gereken tedbirleri alabilmek için yeni
Hükümetin bir an önce işbaşı yapması gerekiyor. Ufukta dalgaların kabardığının
göründüğü bir ortamda, gemi kaptansız bırakılamaz.
Milletin
iradesini yansıtacak bir koalisyon hükümetinin kurulması kısa vadede ekonomide
artan küresel risklere bir de içerden ilave yapılmasını önleyecek. Uzun vadede
ise ülkemizde uzlaşma kültürünün gelişmesine katkıda bulunacaktır.
Hepimizin
aynı gemide olduğunu hatırlamalıyız. Uzlaşma kültürünü öne çıkaran bir
yaklaşımla birlikte çalışırsak, diyalog ve ortak aklı sağlarsak, tüm
meselelerimizin üstesinden gelebiliriz.
Herkes
sorumlu, sağduyulu ve itidalli davranmalı, Türkiye için kazanç olabilecek bu
fırsat kaçırılmamalıdır. Aksi halde ortaya çıkacak ekonomik ve sosyal maliyetin
faturası ülkemiz ve milletimiz için ağır olacaktır.
Yeni
hükümetle birlikte güçlenecek huzur ortamında Türkiye’nin ekonomiye, AB üyelik
sürecine ve bunların gerektirdiği yapısal reformlara yeniden odaklanacağına ve küresel
riskleri iyi yöneten ülkeler grubunda yer alacağına tüm kalbimizle inanıyoruz”.