31.07.2015 Ankara Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) de aralarında olduğu toplumun farklı kesimlerini temsil eden STK’lar teröre karşı tek ses oldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da katıldığı ‘Teröre karşı Sivil İnisiyatif’ konulu toplantıda STK’lar ortak açıklama ile teröre karşı tepkilerini dile getirdiler.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu’nun
ev sahipliğinde TOBB, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), Türkiye Esnaf ve
Sanatkarları Konfederasyonu (TESK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş),
Mermur Sendikaları Konfederasyonu ( Memur-Sen) , Türkiye Kamu-Sen, Türkiye
İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile Hak-İşçi Sendikaları
Konfederasyonu’nun (Hak-İş) katılımıyla oluşturulan "Teröre Karşı Sivil
İnisiyatif" Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,
Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli ve Gıda Tarım ve Köyişleri Bakanı
Mehdi Eker ile buluştu. Teröre karşı ortak açıklamanın seslendirildiği
toplantıya bini aşkın konuk katıldı.
##994##
HABER FOTOĞRAFLARINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu
toplantının açılışında yaptığı konuşmada Türkiye'nin yurtiçi ve yurtdışı
kaynaklı bir terör dalgasıyla karşı karşıya olduğunu belirterek,
"Vatandaşlar olarak can güvenliğimizin sağlanması ve ülkemizde huzurun
tesisi öncelikli talebimizdir" dedi.
Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin her bölgesinde örgütlü, toplumun
bütün kesimlerini temsil eden kuruluşlar olarak bir araya geldiklerini söyledi.
Toplantıya katılımından dolayı Başbakan
Ahmet Davutoğlu'na teşekkür eden Hisarcıklıoğlu, "Bizlerin ortak bir
kaygısı var. Ülkemiz yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı bir terör dalgası ile karşı
karşıya. Vatandaşlar olarak can güvenliğimizin sağlanması ve ülkemizde huzurun
tesisi öncelikli talebimizdir" diye konuştu.
Güven ve huzuru sağlamanın, kamu
düzenini tesis etmenin devletin asli yükümlülüğü olduğunu ifade eden
Hisarcıklıoğlu, hukukun içinde kalarak teröre karşı bütün önlemlerin alınmasını
desteklediklerini kaydetti.
- STK'lardan
ortak açıklama
Hisarcıklıoğlu'nun konuşmasının ardından
inisiyatifi oluşturan 8 STK’nın temsilcileri ortak açıklama metninin okudular. Açıklamada,
terör eylemlerinden büyük üzüntü duyulduğu belirtilerek, siyaset yapmanın
yolunun sandıktan geçtiğine vurgu yapıldı.
Sorunları tartışmanın ve gereken
çözümleri bulmanın yerinin TBMM olduğu ifade edilen açıklamada, "Nedeni ne
olursa olsun terör siyaset yapmanın ahlaki bir yolu olarak kabul edilemez"
ifadesine yer verildi.
STK’ların ortak metni şöyle:
“Bugün Türkiye’nin dört bir tarafından
Ankara’ya geldik.
Bizler ülkemizin çalışan ve üreten
esnafı, çiftçileri, işçileri, memur ve girişimcileriyiz.
Ortak paydamız; demokrasi, hukukun
üstünlüğü ve insan hayatına saygıdır.
Bugün ortak bir kaygımız var. Ülkemiz,
yurt içi ve yurtdışı kaynaklı bir terör dalgası ile karşı karşıya.
Maalesef menfur terör eylemlerinde çok
sayıda vatandaşımızı kaybettik, asker ve polisimizi şehit verdik.
Bu ülkenin tüm vatandaşları olarak, bu
gelişmelerden büyük elem, üzüntü ve geleceğe yönelik kaygı duyduğumuz için
bugün buradayız.
Siyaset yapmanın yolu sandıktan geçer.
Son seçimlerde, milletimiz, sandığa
teveccüh göstererek, büyük bir olgunluk sergilemiştir.
Seçimlere katılımın ve yüce Meclisimizde
oluşan temsilin yüksekliği, bu olgunluğun en büyük göstergesidir.
Açıktır ki, siyaset yapmanın,
sorunlarımızı tartışmanın ve gereken çözümleri bulmanın yeri yüce
Meclisimizdir.
Nedeni ne olursa olsun, terör siyaset
yapmanın ahlaki bir yolu olarak kabul edilemez.
Bizler bugün Türkiye’nin dört bir
tarafından terörü lanetlemek için buradayız
Vatandaşlar olarak, can güvenliğimizin
sağlanması ve ülkemizde huzurun tesisi öncelikli talebimizdir.
Güvenli bir ülkede yaşamak en doğal
hakkımız ve beklentimizdir.
Can güvenliği yoksa, düşünce ve ifade
özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü yoktur.
Can güvenliği yoksa, girişim özgürlüğü
de yoktur.
Can güvenliği yoksa, esnaf da, işçi de,
köylü de, girişimci de, memur da yoktur.
Can güvenliği yoksa, çalışma özgürlüğü
de yoktur.
Bugün, özgürlüklerimizin düşmanı olan
terörü lanetleyerek, özgürlüklerimize sahip çıktığımızı göstermek için ve
devletimizin yanında olduğumuzu göstermek için buradayız.
Burada dikkate edilmesi gereken husus
şudur: Her türlü terör özgürlüklerimizi kısıtlıyor.
Dikkatlerimizi dağıtıyor ve
kaynaklarımızı tüketiyor.
Terör ve teröristler herkesin kendi
işine huzur içinde odaklanmasını engelliyor, geleceğimizi karartıyor.
Terörün ve teröristin çocuklarımızın
geleceğini karartmasına izin vermeyeceğiz.
Biz bu oyuna gelmeyeceğiz.
Ülkemizin birliğine, refahına ve
geleceğine sahip çıkacağız.
Bugün bu amaçla buradayız.
Ülkemizin bütünlüğünü korumak,
halkımızın esenliğini sağlamak, güven ve huzuru hukukun içinde kalarak hayata
geçirmek devletin görevidir.
Açıktır ki, kamu düzenini tesis etmek
devletin asli yükümlülüğüdür.
Kamu güvenliği olmazsa, üretim olmaz,
hizmet olmaz.
Kamu güvenliği olmazsa, istihdam olmaz,
eğitim olmaz.
Kamu güvenliği olmazsa, refah artmaz.
Kamu güvenliği olmazsa, çocuklarımız
için mutlu bir gelecek tesis edemeyiz.
Biz bugün bunun için buradayız.
Tüm halkımız gibi bizler de bu artan
terör dalgasından üzüntü ve kaygı duyuyoruz.
Terör saldırılarının amacının, ülkemizin
huzur ve istikrarını bozmak ve toplumda bir korku havası ve kaos ortamı
yaratmak olduğunu biliyoruz.
Milletimizi ayrıştırarak, ülkemizin
huzurunu bozmaya, kaos ve istikrarsızlık ortamı yaratmaya çalışanların oyunlarını
boşa çıkarmak için bugün bir aradayız.
Bu duygu ve düşüncelerimizi Sayın
Başbakanımızla paylaşmak için Türkiye’nin her yerinden bugün Ankara’ya geldik.
Bizler, kamu güvenliğinin hukukun içinde
kalarak sağlanması amacıyla gerekli bütün önlemlerin alınmasını destekliyoruz.
Bu süreçte herkesin daha soğukkanlı ve
sağduyulu olması gerektiğine inanıyoruz ve bu çerçevede, üzerimize düşen
sorumlulukları istişare etmek için bugün buradayız.
Bizler Türkiye-Avrupa Birliği Karma
İstişare Komitesi Türkiye Kanadı olarak, yurt çapında örgütlü tüm
teşkilatımızla birlikte, ülkemizin her türlü sorununda elimizi taşın altına
koyduk.
İnsanımız, geleceğimiz, kalkınma
hedeflerimiz ve refahımız için özgürlüklerin korunması, hukukun üstünlüğünün
sağlanması ve kamu düzeninin tesisi konusunda üzerimize düşen sorumlulukları
gerçekleştirmeye her zaman olduğu gibi hazırız.
Bu çerçevede harekete geçiyor, ortak
hassasiyetlerimizi paylaşan herkesi ve her kesimi Teröre Karşı Sivil Girişim’e
davet ediyoruz.”
- Başbakan Davutoğlu
Başbakan Ahmet Davutoğlu ise konuşmasında "Silahlar bırakılana,
silahlı gruplar Türkiye'yi terk edene kadar ve DEAŞ terörü Türkiye'ye tehdit
olmaktan çıkana kadar Suriye'de bu operasyonlar devam edecek. Kimse ham hayal
görmesin" dedi.
Davutoğlu, ülke olarak "üç
ayaklı bir saldırı" ile karşı karşıya olduklarını tespit ettiklerini
söyledi. Bunları, DAEŞ, PKK ve DHKP-C olarak sıralayan Davutoğlu, "Bu üç
ayaklı, eş zamanlı terör saldırısının üç hedefi vardı; demokrasimiz, kamu
düzenimiz ve uluslararası itibarımız yani aynı zamanda ekonomik
geleceğimiz" ifadesini kullandı.
Kendilerinin de bunları korumak için bu üç ayaklı terör odaklarına
karşı eş zamanlı terörle mücadele operasyonları başlattığını anımsatan
Davutoğlu, operasyonun adına ise "Huzur ve Demokrasi Operasyonu"
dediğini aktardı.
Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Birileri eğer bizim milletimizin huzurunu bozmak istiyorsa, bizim
de görevimiz huzuru ikame etmektir. 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan gece
güvenlik birimlerimize verdiğimiz talimat açık ve netti; 'Madem ki Türkiye'ye
savaş ilan edilmiş, madem ki Türkiye'nin siyasi, ekonomik, sosyal istikrarı
tehdit edilmektedir, bu iç savaşı ilan edenlerin merkezlerine en etkin şekilde
saldıracak, merkezlerini en etkin şekilde tahrip edeceksiniz'. Tolerans,
müsamaha yok. Hepinizin takip ettiği gibi 23 Temmuz'u 24 Temmuz'a bağlayan
gece, ilk saldırıyı DEAŞ gerçekleştirdiği için ve sınırımızda askerimizi şehit
ettiği için, askerimizi şehit eden DEAŞ unsurları birer birer cezalandırıldı, o
gece de DEAŞ'ın sınırımıza yakın bütün karargahları, bütün barınakları,
sığınakları tümüyle tasfiye edildi. Bundan sonra da sınırımızda askerlerimize
sıkılan bir kurşunun bedeli, o kurşunu sıkanların tümünün tasfiyesidir. Ta ki
kimse bir daha sınırlarımıza bu şekilde hangi maske altında olursa olsun, DEAŞ
veya başka terör örgütü veya başka rejimler böyle bir şeye cesaret
edemesinler."
- "Çözüm Süreci istismar
edilecekse bunu kabul etmeyiz"
Aynen DAEŞ'te olduğu gibi PKK'nın bilinen tüm barınakları, sığınakları,
mühimmat depolarının yerle bir edildiğini bildiren Davutoğlu, "Bunun
hesabını bize soracak olanlara ve çatışmasızlığı hükümetin, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'nin bitirdiğini iddia edenlere, sorumuz şudur: Ceylanpınar'da uyurken
şehit edilen, haince, alçakla, kalleşçe şehit edilen polislerimizin katillerine
bunu sorun" diye konuştu.
Sadece DAEŞ ve PKK kamplarını yok etmediklerini belirten Davutoğlu,
yine eş zamanlı üçüncü bir ayak olarak Türkiye'nin bütün şehirlerinde özellikle
de pilot 39 kentte, 23 Temmuz gecesinden başlayıp bugüne kadar devam eden huzur
operasyonları yapıldığını aktardı.