25.11.2015 İstanbul Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla gerçekleştirilen 31. İSEDAK Toplantısı’nda konuşan TOBB Başkanı ve İslam Ticaret Sanayi Tarım Odası Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, “En zengin İslam İşbirliği Örgütü üyesiyle en fakirinin kişi başı milli geliri arasında tam 630 kat fark var. Bu durum hepimizi rahatsız ediyor olmalı. Çünkü biz ‘komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir’ diyen bir inancın mensuplarıyız” dedi. Hisarcıklıoğlu, zenginliği artırmanın ve aradaki bu gelir farkını azaltmanın yolunun İslam ülkelerinde ticareti arttırmak olduğunu vurguladı.
İslam ülkelerindeki kalkınma konusunu
ele alan İSEDAK Toplantılarının 31’incisi geniş bir katılımla İstanbul Kongre
Merkezi’nde gerçekleştirildi. TOBB Başkanı ve İslam Ticaret Sanayi Tarım Odası
Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada 31. İSEDAK
toplantısında özel sektöre verilen fırsattan dolayı teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam ülkelerinin sorunlarına her zaman büyük bir önem
verdiğini ifade eden Hisarcıklıoğlu Erdoğan’ın başta Filistin olmak üzere,
Somali’de, Suriye’de sıkıntı çekenlere, ortak değerlere her zaman sahip
çıktığını anlattı.
##1035##
-Dünya
hızlı bir değişimin içinde
Hisarcıklıoğlu, küresel ekonomik krizden
bu yana dünyanın, hızlı bir değişim yaşadığına değinirken, “Ekonomik ve siyasi
dengeler değişiyor, yeni bir küresel
dönemin sancıları yaşanıyor. Bu değişimi okuyabilen, ve bu değişime hazırlık
yapanların kazanacağı bir süreci yaşıyoruz. İslam dünyası olarak bizler,
dünyayı iyi okumalıyız. Dönüşümü görmeliyiz. Bu yeni küresel döneme
hazırlanırken, kendi özeleştirimizi de iyi yapmalıyız” diye konuştu
TOBB Başkanı ve İslam Ticaret Sanayi
Tarım Odası Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu İslam ülkeleri olarak çok
büyük hazinenin üzerinde oturduklarına işaret ederek şöyle konuştu:
“SESRIC verilerine göre İslam
Coğrafyasının nüfusu, dünya nüfusunun yaklaşık %23’ü. Dünya petrol
rezervlerinin % 69’u, dünya doğalgaz rezervlerinin % 57’si İslam ülkelerinde.
Coğrafi olarak da büyük bir avantajımız var. Dünyanın ticaret ve enerji
koridorları üzerindeyiz. Hint okyanusunu Akdeniz’e bağlayan Kızıl Deniz ve
Süveyş Kanalı; kuzeyi güneye bağlayan İstanbul Boğazı bizim topraklarımızda.
Dünya zenginliğinden aldığımız pay sadece %11. Tek başına ABD dünya
zenginliğinin %19’una, Çin ise %13’üne sahip. 57 İslam ülkesinin toplamı bu
rakama ulaşamıyor. Daha vahimi dünyanın en az gelişmiş 48 ülkesinin 21’i
maalesef İslam ülkeleri. Daha vahimi, İslam ülkeleri arasındaki gelir
farklılığı çok büyük. En zengin İslam İşbirliği Örgütü üyesiyle en fakirinin
kişi başı milli geliri arasında tam 630 kat fark var. Bu durum hepimizi
rahatsız ediyor olmalı. Çünkü biz “komşusu açken kendisi tok yatan bizden
değildir” diyen bir inancın mensuplarıyız. Zenginliğimizi artırmanın ve
aramızdaki bu gelir farkını azaltmanın tek yolu İslam ülkelerinde ticareti
arttırmaktır. Özellikle de birbirimizle yaptığımız ticareti arttırmak.
Asırlarca
birbirine düşman olan batı dünyası, birbirleri yaptıkları ticareti arttırarak
birlikte zenginleştiler. Bunun en somut örneği yanı başımızda. AB ülkeleri, dış
ticaretinin %70’ini birbirleri ile yapıyor. Batılı ülkeler şimdi, daha fazla
işbirliği kuruyor. ABD, Avrupa Birliği ve Asya-Pasifik ülkeleri ile tek bir
ekonomik blok haline gelmek için çalışıyor. Yani zaten zengin olan bu ülkeler,
daha fazla zenginleşmek için bir araya geliyor. İslam ülkeleri olarak bizlerse
dış ticaretimizin sadece %20’sini birbirimizle yapabiliyoruz. Elbette bu
rakamda her yıl kademeli bir artış yaşanıyor. Ama hala potansiyelimizin çok çok
altındayız. Bu konuda hızlı davranmak zorundayız.”
-En öncelikli konu Tercihli Ticaret
Anlaşması
En
öncelikli konunun İslam ülkeleri arasında ticareti artıracak olan Tercihli
Ticaret Anlaşmasının hayata geçirilmesi olduğunu söyleyen Hisarcıklıoğlu,
tercihli ticaret anlaşmasının ekonomik işbirliğinin ilk basamağı olarak
görüldüğüne dikkat çekti. Bunun sadece belirli ürünlerde gümrük indiriminin
sağlanması anlamına da geldiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, “Ama biz bu adımı bile
atmakta zorlanıyoruz. 57 ülkenin 12’si TPS-OIC’i imzaladı, TPS-OIC bu oniki ülke
tarafından onaylandı. Ancak taviz listeleri güncellenmediği için TPS-OIC halen
uygulamaya geçmedi. İslam ülkelerinin siyasi iradelerinden beklentimiz,
anlaşmanın uygulamaya geçmesi için gerekli adımları atmaları, bizlerin önünü
açmalarıdır” ifadesini kullandı.
-Vize konusu ve ticari sorunların çözümü
Diğer
önemli konunun da vize uygulamaları olduğunu açıklayan Hisarcıklıoğlu şunları
söyledi: “Bizim kültürümüzde kardeşler birbirinin evine vize alıp değil, selam verip
girer. Ama biz burada birbirimize engel koymaya devam ediyoruz. Unutmayalım ki
insanlar girip çıkarken zorlandıkları ülkeyle değil, rahat ulaşabildikleri
ülkeyle ticaret yapar. Sayın Cumhurbaşkanımız önderliğinde Türkiye bu alanda
çok önemli adımlar attı. Pek çok ülke
ile vizesiz geçiş imkanına kavuştuk. Bunun somut faydalarını da kısa sürede
gördük. Bu ülkelerle karşılıklı ticaretimiz ve turizm faaliyetimiz ciddi oranda
arttı. Türk iş dünyası olarak beklentimiz, İslam ülkelerinin bu konuda topyekün
ve kapsayıcı bir politika geliştirmesidir.
Üçüncü
önemli konu da ticari sorunların hızlı çözümüdür. Bizler gecikmiş adaletin bile
adaletsizlik olduğunu söyleyen bir dinin mensuplarıyız. Aramızdaki ticareti
arttırmak istiyorsak sorunlara hızlı ve adil çözüm üretmeliyiz. Bu kapsamda
ticari sorunların karara bağlanacağı ortak bir tahkime sahip olmalı, bu konuda
ortak iradeyi ortaya koymalıyız."
Türkiye
olarak biz bu coğrafyada petrol ve doğalgazı olmadan, özel sektöre dayalı
olarak zenginleşebilmiş tek ülkeyiz. Türk özel sektörü ve TOBB olarak,
girişimcilik tecrübemizi kardeşlerimizle paylaşmaya hazırız. Hali hazırda;
hizmet üreten, girişimciliğe destek veren Ticaret ve Sanayi Odası sistemi için,
İslam ülkelerine kapasite geliştirme programları uyguluyoruz. Aynı şekilde, yatırım ortamının
iyileştirilmesi, organize sanayi bölgeleri, ulaştırma ve modern ticaret
borsaları gibi alanlarda tecrübemizi aktardığımız programları
gerçekleştiriyoruz. İslam Coğrafyasının birer parçası olan bizler,
bildiklerimizi birbirimizle paylaştıkça zenginliğimiz katlanarak artacaktır.
Çünkü bizim inancımızda vermek; malı, bilgiyi, tecrübeyi eksiltmez, çoğaltır.
Unutmayalım ki, ancak bu şekilde ümmetin refah ve huzurunu artırabiliriz.