14.04.2016 İstanbul Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor 2016 Konferansı ve Fuarı’nda konuşan TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, perakende sektörün ekonominin yüzde 70’ine yakın kısmına dokunduğunu belirterek, sektörü güçlendirecek adımlara ihtiyaç olduğunu vurguladı.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ve
Maliye Bakanı Naci Ağbal Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Uluslararası Yerel
Zincirler Buluşuyor 2016 Konferansı ve Fuarı’na katıldı.
Hisarcıklıoğlu ‘Türkiye ve perakende’
başlıklı bölümde yaptığı konuşmada 2016 yılının yoğun bir çalışma gündemine
sahip olduğunu belirterek, küresel piyasaların her gün yeni çalkantı
yaşadığından söz etti. Dünya ekonomilerinde belirsizliğin devam ettiğini
anlatan Hisarcıklıoğlu, “Avrupa’da ekonomik büyüme bir türlü kalıcı olamıyor ve
bir de, son dönemde yeniden alevlenen terör belası var. Artan terör olayları,
yaşanan ıstırap, hepimizin içini titretiyor. Allah şehitlerimizin mekânlarını
cennet etsin. Bizler şuna inanıyoruz. Türkiye büyük bir ülke. Her sorunu aşacak
güçte. Yeter ki, saflarımızı sıkı tutalım. Birliğimizi, istikrarımızı muhafaza
edelim” diye konuştu.
##1086##
-Büyümenin
bereketi her kesimde eşit hissedilmedi
Son gelen göstergelerin, dünyadaki
çalkantılara rağmen, Türkiye ekonomisinin, reel sektörün sağlamlığını gösterdiğini
belirten TOBB Başkanı, 2015 yılında Türkiye ekonomisinin yüzde 4 büyüdüğünü
ancak toptan ve perakende ticaret sektörümüzdeki büyümeninse yüzde 2,1 olarak
gerçekleştiğini bildirdi. Hisarcıklıoğlu, “Yani ülkemizdeki genel büyüme
ortalamasının altında kaldı. Geçen seneki 4 puanlık büyümenin 3,7’si iç
tüketimden geldi. Ama detaylara baktığımızda bu büyümenin eşit dağılmadığı
görülür. Büyümenin bereketi her kesimde eşit hissedilmedi. İç tüketimdeki
büyümenin yüzde 60’ı ulaşım-haberleşme kaynaklı. Yüzde 18’i de sağlık
sektöründen. Gıda’daki büyüme sadece yüzde 1. Giyim’deyse büyüme bir yana yüzde
4 küçülme var. Demek ki sektörümüzü güçlendirecek adımlara ihtiyaç var. Zira
perakende sektörü, iç tüketim demektir. Ekonominin yüzde 70’ine yakın kısmına
dokunur. İç tüketim güçlü olursa, dış kaynaklı krizlerde sağlam bir siper ve sığınak
işlevi görür. Türkiye 2008-9 küresel krizinden hızla çıktıysa, bu başarının
mimarları iç tüketim yani perakendecilik sektörü.
Yerel zincirlerimiz de bu sektörün
lokomotifi. Ama daha da önemlisi, bu sektör ekonominin öncü göstergesi. Ekonominin
nasıl gittiğini en iyi bu sektör, yani sizler bilirsiniz. Bu salonda
bulunanlar, ekonominin nabzını en iyi tutan camiadır. Dolayısıyla sektörümüzü
güçlendirecek her adım, esasında ekonominin tamamına yayılır” dedi.
-Verimliliğini
artıramayan sektörden çıkıyor
Sektörün verimliliği arttırarak
güçleneceğini açıklayan Hisarcıklıoğlu, özellikle zor zamanlarda verimliliğin
her zamankinden daha önemli hale geldiğini vurguladı. 2015 yılında Türkiye’de
çalışan kişi başı katma değer yüzde 2,6 arttığını, toptan ve perakende
ticarette ise verimlilik artış hızının yüzde 5,1 olduğunu kaydeden
Hisarcıklıoğlu, “Yani verimlilik düzeyimizi ekonominin geneline kıyasla iki kat
daha hızlı arttırmışız. İşimizi doğru yapmışız.
Buna mecburuz. Neden mi? Çünkü sektördeki aktörler, birbirleriyle yoğun
bir rekabet yarışı içinde.
Bu rekabet, karlılığımızı sürekli
aşağıya çekiyor. Verimliliğini arttıran yarışa devam ediyor. Bunu başaramayan
sektörden çıkıyor” dedi.
Verimliliği artırmada teknolojinin son
derece önemli olduğunu dile getiren Hisarcıklıoğlu şöyle konuştu:
“Milyonlarca müşterisi, onbinlerce
tedarikçisi olan bir sektörün, teknolojinin nimetlerinden faydalanması
gerekiyor. Teknolojiyi doğru kullanarak, işletmelerimizi geliştirebilir,
karlılığımızı arttırabiliriz. Burada anahtar kelime dijitalleşme.
Bu çerçevede 3 kritik noktanın altını
çizeyim: İnternetin aslında bir satış mecrası olduğunu unutmayalım. Müşterilerimizin
alışveriş alışkanlıklarını ve beklentilerini ölçelim. Bunun için gerekli olan
verileri toplamak ve analiz etmek için kapasite inşa edelim. Tedarikçilerimizle
ve müşterilerimizle dijital ortamda iletişim kuralım. TOBB bünyesindeki Global Standartlar Veri
Havuzu’na dahil olalım.
Sipariş ve sevkiyatta karşılaşılan
sorunları böylelikle aşabiliriz. Operasyonlarda maliyetleri azaltıp rekabet
avantajı kazanabiliriz. Ama bunların hepsinden önce, memleketin tamamında huzur
ve güven ortamına sahip olmamız gerekiyor. Çünkü huzur olursa ticaret olur.
Ticaret olursa refah ve zenginlik gelir. İstihdam artışı gelir.
2015 senesinde Türk özel sektörü 611
kişiye yeni istihdam sağladı.Bunun yüzde 15’i, ticaretle uğraşan
sektörlerimizden geldi. Bu sektörlerimiz 106 bin kişiye yeni iş alanı açtı.
Öte yandan önemli bir sıkıntımız,
piyasada nakit akışındaki yavaşlama. Resmi rakamlar, çek ve senet ödemelerinde
sıkıntı olduğunu gösteriyor. Özellikle çeke olan güvenin, yeniden tesis
edilmesine ihtiyaç var. Bu konuda ekonomi yönetimimiz ile birlikte çalışıyoruz
ve önemli mesafe aldık. Bankaların da sadece kendilerini değil, ekonominin
bütününü düşünerek, daha hassas ve sorumlu davranmalarını bekliyoruz.
Asgari ücret artışı, reel sektör
üzerinde önemli bir maliyet artışı getirdi. Burada en büyük yük, sektörümüze
yüklendi. Zira kayıtlı istihdamı sağlayan sektörler için birinci sırayı
perakende sektörü alıyor .Türkiye’deki yaklaşık 10 milyon 450 bin sigortalı
çalışanın 1 milyon 258 bini, yani yüzde 12’si perakende sektöründe.
İkinci sırada gelen sektörün 2 katı
kayıtlı istihdam sağlıyoruz. Bu nedenle asgari ücretin en büyük etkisini bizler
yaşıyoruz. Hükümetimiz, bütçe imkânları çerçevesinde bir destek sağladı. Bunun
için teşekkür ediyoruz.
Ancak 1 sene süreli bu desteği
güçlendirecek adımlara ihtiyaç var. İstihdam dostu büyüme sağlamak için,
istihdam üzerindeki mali yükler, kıdem tazminatı ve zorunlu istihdam
uygulamaları birlikte ele alınmalı.
Bunların tamamını kapsayan, bütüncül bir
işgücü piyasası reformunu hayata geçirmeliyiz.
Bu kapsamda iş mahkemelerinin yapısı ve
işleyişi de mutlaka gözden geçirilmeli. Ben anlamıyorum. İşveren bu davalarda
hep mi haksız olur? Davaların uzun sürmesi de ayrı bir sorun. İş davalarının
yıllık ortalama görülme süresi 417 gün.
Yargıtay'daki 750 bin dosyanınsa
yaklaşık yüzde 30'u iş hukukundan kaynaklanıyor.
Neyse ki, bu konudaki reform
taleplerimiz karşılık bulmaya başladı.
Adalet Bakanlığımız yeni bir İş
Mahkemeleri Kanunu hazırlıyor.
İş hayatıyla ilgili taleplere, dava
açmadan önce arabulucuya başvurma zorunluluğu getiriyor.
Bu konuda çalışmalar devam ediyor. İnşallah
iş hayatını rahatlatacak düzenlemeler gelmesini bekliyoruz.”
-Sebze
meyve ve ette KDV yüzde 1’e inmeli
Pek çok sektörde, girdi çıktı arasında büyük
KDV oranı farkı bulunduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, bu yüzden şirketlerin
KDV alacaklarını uzun süre tahsil edemediğini ve finansman sıkıntısı yaşadığını
anlattı.
“Devlet nasıl alacağına şahin ise,
borcuna da aynı duyarlılığı göstermeli” diyen Hisarcıklıoğlu
şirketlerin KDV alacaklarının Kurumlar
Vergisi’nden mahsup edilebilmesi imkânı istedi. Sebze, meyve ve et gibi temel
tüketim oranlarındaki KDV’nin yüzde 1’e indirilmesinin de, hem kayıtdışılıkla
mücadele hem de orta ve düşük gelirli vatandaşların yararına olacağını söyleyen
Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Öte yandan sektörümüzdeki dokusunu bozan,
haksız rekabete yol açan uygulamalar da mevcut.İndirim mağazaları, “private
label” markalı ürünler, hem Kobilerimizin büyümesini, hem de markalaşmasını
engelliyor. Bir taraftan girişimcimize diyoruz ki, markalaş. Ama markalaşanın
da paçasında tutuyoruz. Eğer bu işin önü alınmazsa, milli bir sanayimiz kalmaz,
sanayicimiz ve üreticimiz de taşeronlaşır. O halde bunları da denetim altına
alacak düzenlemelere ihtiyaç var. Hükümetimizin, reel sektörün ihtiyaçları
duyarlı yaklaşımını biliyoruz. Yine bu kapsamda attığı adımları ve 2016 Eylem Planını
son derece önemsiyor ve olumlu buluyoruz. Kamu ve özel sektör el birliği içinde
çalışarak, yüksek büyüme temposunu yeniden ülkemize kazandıracağımıza
inanıyorum. Rehavete kapılmayacağız. Riskleri göz ardı etmeyeceğiz. Ama
fırsatları da gözden kaçırmayacağız.
-Maliye Bakanı Naci Ağbal
Maliye Bakanı Naci Ağbal ise
konuşmasında "Vergi sistemi öyle olmalı ki piyasada aynı alanda iş
yapanlar arasında rekabet eşitsizliğine neden olmamalı, vergi herkese karşı
eşit mesafede olmalı" ifadesini kullandı.
Ağbal, Türkiye Perakendeciler
Federasyonunca düzenlenen "Uluslararası Yerel Zincirler Buluşuyor"
Konferansı ve Fuarı'nın ikinci gününün açılışında yaptığı konuşmada,
perakendecilik sektörünün hem Türkiye ekonomisi hem de bakanlık için önemli bir
sektör olduğunu belirtti.
Özellikle kayıt dışı ekonomi ile
mücadele anlamında perakendecilik sektörünün kurumsallaşması, büyümesi,
yaygınlaşmasının önemli olduğunu ifade eden Bakan Ağbal, şunları kaydetti:
"Perakendeciler Federasyonu
üyeleri, Türkiye'de ticaretin kurumsallaşmasına, kayıt altına alınmasına, kayıt
dışı ile mücadeleye, kayıt dışı istihdamın azaltılmasına önemli katkılar
veriyorsunuz. Bugün perakendecilik sektörünün geldiği seviyeye baktığımızda, hala
kurumsallaşmış perakendecilik sektörünün büyümesi noktasında önemli bir
potansiyelin olduğu görüyoruz. Yapılan araştırmalarda Türkiye'de yürütülen
perakende ticaretin yüzde 75'inin geleneksel tarzda yönetildiğini görüyoruz.
Kurumsallaşmış, örgütlenmiş perakendecilik sektörünün toplam sektör içindeki
payı yüzde 25 seviyelerinde. Hep birlikte hükümet ve sektör olarak perakende
sektörü içerisindeki kurumsallaşmayı artıracağız. Perakendecilik sektörünün
genel anlamda vergi beyanları noktasındaki durumu nedir diye bakıldığında
hesaplanan gelir vergisinin yüzde 18'ini perakendecilik sektöründen alıyoruz.
Ödenen gelir vergisinin yüzde 20'sini perakendecilik sektörü ödüyor. Kurumlar
vergisinde hesaplanan verginin yüzde 6'sı perakendeciler tarafından ödeniyor. Kurumlar
ve gelir vergisindeki oranı yan yana koyduğumuzda kurumsallaşma anlamında
perakendeciler olarak çaba sarfetmemiz lazım, burada önemli bir potansiyel
var."
-
"İş gücü piyasasında katılık oluşturan tüm düzenlemeleri kaldırmamız
lazım"
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
(TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun konuşmasında iş gücü piyasasına ilişkin
düzenlemelere değindiğini anımsatan Ağbal, bu anlamda tespitlerin ve endişelerin
ortak olduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Ne yapıp edip piyasa mekanizmasını
işler hale getirmemiz lazım. Piyasanın aksaklıkları üzerindeki hukuki ve fiili
uygulamaları ortadan kaldırmamız lazım. Başta iş hukuku düzenlemeleri olmak
üzere iş gücü piyasasında katılık oluşturan tüm düzenlemeleri kaldırmamız
lazım. Özellikle güvenceli esneklik, kıdem tazminatı düzenlemesi, iş hukuku ile
ilgili düzenlemeler ve yargı reformu bunların belli başlıları. Gerçekten
mahkemelerde piyasayı sürekli olumsuz etkileyecek şekilde yapı ve sonuçlar
ortaya çıkıyor. Mahkeme kararlarına ilişkin istatistikler önemli, burada bir
aksaklık var bunu görüyoruz. Bu anlamda iş mahkemelerinin yeniden
yapılandırılması önemli bir düzenlenme, ama onunla birlikte İş Kanunu önemli
bir reformun hayata geçirilmesi önemli. Mahkemeler yasal hükümlere göre karar
veriyor. Yasal hükümler açık hükümler taşımıyorsa yargı kararları öngörülebilir
olmaktan çıkıyor."
Ağbal, başta TOBB olmak üzere STK'larla
yatırım ortamının iyileştirilmesi için uzun süredir çalıştıklarını
vurgulayarak, "Ticaret, yatırım, üretim, ihracatı daha da geliştirmek için
neler yapabiliriz? İşletmeler üzerindeki maliyetleri nasıl azaltabiliriz?
Rekabetçiliklerini nasıl artırabiliriz? Bu konuda kapsamlı çalışmalar var.
İnşallah hafta sonunda başkanımızla birlikte Yatırım Ortamını İyileştirme
Koordinasyon Kurulu olarak önemli kararlar vereceğiz" diye konuştu.
İlk gelen göstergelere bakıldığında bu
yılın ekonomik gerçekleşmelerinin geçen yıla kıyasla daha iyi olacağına işaret
ettiğini bildiren Bakan Ağbal, global piyasalarda iyimserliğin bulunduğunu
kaydetti.
-
"Her 3 kişiden 1 kişi kayıt dışı çalışıyor"
Bakan Ağbal, kayıtlı istihdamın
seviyesinin önemine işaret ederek, Türkiye'de 2002 yılında kayıt dışı istihdam
oranının yüzde 52,1 olduğunu, her iki çalışandan biri kayıtlı çalışıyorsa
sosyal güvenlik dengesinin tutturulamayacağını belirtti.
Son 14 yılda bu alanda önemli mesafeler
kaydedildiğini ifade eden Ağbal, şunları söyledi:
"2015 yılında kayıt dışı istihdam
yüzde 33,6'ya gerilemiş. Artık aşağı yukarı her 3 kişiden 1 kişi kayıt dışı
çalışıyor. Bu oran bile hala çok yüksek. Bunu aşağılara çekmemiz lazım.
Organize perakende ticareti yapanlar kayıt dışı istihdamın aşağı çekilmesine
önemli katkı veriyorsunuz, teşekkür ediyorum. Sizler ne kadar büyürseniz, iş
hacmi, karlar ne kadar artarsa, daha fazla ne kadar mağaza, işletme açarsanız
kayıt dışı ekonomiyi aşağı çekiyor. İnşallah yerelden ulusala, ulusaldan
globale perakende zincirini bekliyoruz.
Ben istiyorum ki yerel mağazalar
zincirimiz içinde önce ulusal sonra global perakende markaları üretelim. Yerel
perakende zincirleri Türki Cumhuriyet, Orta Doğu ve Avrupa'da isimleriniz
inşallah marka haline gelir."