25.05.2016 İstanbul TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu ile İSTAC Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Ziya Akıncı, İstanbul Tahkim Merkezi’nin (İSTAC) çalışmalarını anlatmak üzere, TOBB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcıları Halim Mete, Ali Kopuz, TOBB Yönetim Kurulu Üyeleri Cengiz Günay, Bülent Karakuş, İSTAC Başkan Yardımcısı Mustafa Çıkrıkçıoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Müjdat Keçeci, Mehmet Rifat Bacanlı ve Hakan Öztatar'la birlikte bir sohbet toplantısı düzenledi.
TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada,
hukuk sisteminin, sadece devletin değil, ekonominin de direği olduğunu
belirterek, “Çünkü hukuk demek, güven demek. Güven olursa, reel sektör önünü
görür. Daha kolay risk alıp yatırım yapar, üretim yapar. Yani adil ve etkin bir
hukuk sistemi, daha sağlıklı iş ve yatırım ortamı demek. Esasında bizim
kültürümüzde de, inancımızda da tahkimin yeri var. Mülkün temelinde Adaletin olduğuna
inanan bir milletiz. Bireylerin haklarını savunan, “İnsanı yaşat ki devlet
yaşasın” ilkesi bu topraklardan çıktı”.
##1097##
Türkiye’nin orta gelirli bir ülke olduğunu vurgulayan
Hisarcıklıoğlu, yüksek gelirli bir ülke seviyesine çıkmak için hukuk devleti
yapısının güçlendirilmesi ile mümkün olacağını, iyi işleyen bir hukuk sistemi
olursa, toplumda güven duygusunun artacağını, kişilere ve kurumlarda güven
varsa, ekonominin daha iyi ve adil işleyeceğini söyledi.
-“Hukuk demek ekmek demektir”
Güvenin olmadığı ülkelerde büyüme ve istikrarın kalıcı
olmadığına değinen TOBB Başkanı, “Dolayısıyla su ve ekmek nasıl bir ihtiyaçsa,
hukuk da aynen öyle bir ihtiyaç. Yani hukuk demek ekmek demektir. Peki, halen
ne durumdayız? Mahkemelerimiz, hâkimlerimiz, her gün artan, büyük bir iş yükü
ile karşı karşıya. Yargıdaki en önemli sorun iş yükü. Çünkü davaların görülme sürelerini
uzatıyor. Öte yandan dava incelemelerinde kalite düşüyor. Vatandaşın adalete erişimini zorlaştırıyor. Adaletin
zamanında ve doğru tecelli etmesine de büyük bir engel oluşturuyor. İnsanların
adalet sistemine olan güvenini de olumsuz etkiliyor” şeklinde konuştu.
-“Hem
hızlı hem ucuz”
Hisarcıklıoğlu, mahkemelere her sene 6 milyondan fazla dosya
geldiğini, bunların ancak üçte ikisinin o sene karara bağlandığını, 2 milyon
dosyanın ise ertesi seneye kaldığını ve bunun her sene artarak devam ettiğini
söyledi.
İş davalarının mahkemeye gelişiyle karar
verilmesi arasında geçen sürenin son 5 senede, 200 günden 450 güne çıktığına
dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Bazı mahkemeler duruşma tarihlerini 6 ay
sonrasına bırakmaya başladı. Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre; Ticaret
Mahkemelerinde bir dava ortalama 231 gün, İş Mahkemelerinde 417 gün, Fikri ve
Sinai Mülkiyet Haklarda ise 377 gün sürüyor. Bu kadar uzun süren yargılamadan
da herkes zarar görüyor. Daha hızlı karar alınması için alternatif çözüm
yollarına ağırlık verilmeli. Yargıya gitmeden uyuşmazlıkların çözümünü sağlayan
yeni mekanizmaları muhakkak bizlerin kullanıyor olması lazım. Mesela
İngiltere'deki ticari uyuşmazlıkların yüzde 98'i, alternatif çözüm yöntemleriyle
çözümlüyor. Dosyaların sadece yüzde 2'si mahkemelere geliyor. En az 5 sene
sürecek bir mahkeme hükmü, tahkim veya arabuluculuk sistemiyle 1 ayda elde
edilebiliyor. Hem hızlı hem ucuz” dedi.
Belli bir tutarın altındaki ticari davalarda tahkimi ve
bireysel davalarda arabuluculuk sistemini zorunlu hale getirmek için Adalet
Bakanlığı ve Yargıtay-Danıştay ile birlikte son 6 ayda 3 defa bir araya geldiklerini
belirten Hisarcıklıoğlu, “Kapsamlı çalışmalar yaptık ve bir yol haritası
hazırladık. Bunların da yakın da hayata geçirilmesini istiyoruz” ifadesini
kullandı.
-“İş
âlemi için vakit nakittir”
TOBB Başkanı, küresel piyasa ekonomisinin, hem ulusal hem
uluslararası yatırımcıların ve işadamlarının haklarının belirli olduğu ve
korunduğu bir yasal sisteme ihtiyaç duyduğunu, tahkimin doğma nedeninin de
uluslararası yatırımcılara güven vermek ve yatırım motivasyonlarını artırmak
olduğunu söyledi.
Hisarcıklıoğlu, uluslararası tahkim uygulamasının daha çok
elitlerin kullandığı bir uyuşmazlık çözümü mekanizması iken bugün uluslararası
ticaretin ve ticari çeşitliliğin artışı ile bu mekanizmanın, büyük ve küçük her
tacirin ve hukukçunun başvurduğu bir uyuşmazlık çözüm yöntemi haline geldiğini
belirtti.
“Dünya ticareti küreselleştikçe, uyuşmazlık çözümü de
küreselleşti” diyen Hisarcıklıoğlu, gelişmiş ekonomilerde ticari
uyuşmazlıkların %75’inin tahkim gibi alternatif çözüm yöntemleriyle adli yargı
dışında çözümlendiğine dikkat çekti.
İş âlemi için vakit nakittir hatırlatmasında bulunan
Hisarcıklıoğlu, “Dolayısıyla, ticari ihtilaflarımızı çözerken de hızlı, pratik
ve güvenilir olanı seçmek için elimizde müthiş bir fırsat var. Sadece hızlı
olması mı? Bugün, hâkimlerimiz
bilirkişilerin raporlarına mahkûm bir şekilde karar vermek durumundalar. Tahkimdeyse,
uyuşmazlığı çözen hakemler konusunun uzmanı kişilerden oluşuyor ve taraflar bu
hakemleri atıyor. Bunların yanında, mahkemelere göre daha esnek bir süreci var.
Biz, taraflar, burada daha fazla söz sahibiyiz. Tüm bunlar, tahkim
mekanizmasının biz, iş âlemi için sunduğu diğer avantajlar olarak neden tercih
etmemiz gerektiğini gösteriyor” şeklinde konuştu.
-“ISTAC
sadece milli değil, bölgesel bir tahkim merkezi haline gelecektir”
Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin yakın zamanda bölgenin en çok
tercih edilen tahkim üssü haline geleceğini vurguladı.
İSTAC’ın, hem özel sektöre hem de kamuya büyük fırsatlar getirdiğine
değinen Hisarcıklıoğlu şunları kaydetti: “Dünyadaki örneklere de baktığımızda,
tahkimin güçlenmesi için, özel sektör kadar, kamunun da burada yer alması
gerektiği görüyoruz. Gelişmiş ülkelerde kamu idaresi ve kurumları da tahkimi
kullandığından, bu sistem oralarda hızla gelişti. Bizim de beklentimiz, kamu
işlerinde tahkim maddesine yer verilmesi. Yabancı değil, İstanbul tahkiminin
sözleşmelere konmasıdır. Böylece ISTAC sadece milli değil, bölgesel bir tahkim
merkezi haline gelecektir. Ahilik ve Lonca sisteminde, tahkim ve arabuluculuğun
var olduğunu görüyoruz. Ticari
uyuşmazlıklar, Ahi Ocağında ve Lonca’da çözülürmüş. Tarihimizde, kültürümüzde
var olan bu yöntemleri, biz unutmuşuz. Ama batı ülkeleri sahip çıkıp,
geliştirmiş”.
Hisarcıklıoğlu, Filistinli ve İsrailli iş adamları arasındaki
anlaşmazlıkların çözümü için kurulan Kudüs Tahkim Merkezi’nin de Başkanlığını
yürüttüğünü, ayrıca Lefkoşa Forumu çalışmaları kapsamında, Kıbrıs’ta Türk ve
Rum iş dünyası arasında yaşanan anlaşmazlıkların çözümü için, Lefkoşa Tahkim
Merkezi’nin kuruluş çalışmalarına devam ettiklerini kaydetti.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın İstanbul’da
düzenlenen 13. Zirvesi’nde de İslam Ülkeleri arasında bir tahkim merkezi
kurulması kararı alındığını anımsatan Hisarcıklıoğlu, TOBB olarak bu sürece de
aktif katkı sağladıklarını söyledi.
-İSTAC Başkanı Akıncı
İSTAC
Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Ziya Akıncı da, İstanbul
Tahkim Merkezi ve çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
Akıncı,
"İstanbul'un önemli bir tahkim merkezi haline gelmesi ve Türkiye'nin
adalet dağıtan bir merkeze sahip olması, parayla ölçülemeyecek kadar önemli bir
değerdir" değerlendirmesini yaptı.
İSTAC'ın
hızlı, uzmanlaşmış ve ucuz yargılama ile iş dünyasına önemli fırsatlar
sunduğunu belirten Akıncı, İSTAC'da çözüme kavuşturulan uyuşmazlıkların mahkeme
kararları gibi kesin, bağlayıcı, icra edilebilir nitelikte olduğunu ve
Türkiye'de yatırım ortamının iyileştirilmesi önemli katkılar yapacağını
kaydetti.
İSTAC
tarafından Türkiye'ye ilk defa "Seri Tahkim" usulünün getirildiğini
anlatan Ziya Akıncı, bu sistemde uyuşmazlıkların üç ay içinde
sonuçlandırılabildiğini söyledi.
Akıncı,
İSTAC'daki yargılama giderlerinin her durumda mahkemelerde görülen davalara
göre çok daha düşük olduğuna da işaret etti.
-İlk
uluslararası davalar geldi
İSTAC'ın
coğrafi, ticari ve kültürel avantajları dolayısıyla uluslararası alanda da
önemli bir merkez olma yolunda ilerlediğini belirten Ziya Akıncı, "Ayrıca
bir çok ülke vatandaşının vizesiz seyahati, ulaşım, konaklama gibi kolaylıklar
Türkiye'ye büyük bir avantaj sağlıyor. Özellikle Ortadoğu, Orta Asya ve Kuzey
Afrika dikkate alındığında, uluslararası tahkim açısından İstanbul'un neredeyse
tek rakibi Dubai görünüyor" dedi.
Akıncı,
merkezin kuruluşundan kısa süre sonra biri Ortadoğu, diğeri Afrika'dan olmak
üzere yurtdışından ilk davaların geldiğini, bunlardan birinin dava sürecinin
başladığını açıkladı.
İstanbul'un
üçüncü havalimanı ile Mersin'den KKTC'ye su taşınması projelerinde tahkim mercii
olarak İSTAC'ın seçildiğini de vurgulayan Akıncı, Türkiye'de iş yapan kurum ve
şirketlere, sözleşmelerinde İSTAC'ı seçmeleri çağrısında bulundu.
-Hakan Öztatar
Adalet
Bakanlığı Arabuluculuk Daire Başkanı ve İSTAC Genel Kurul Üyesi Hakan Öztatar
da konuşmasında, bakanlığın arabuluculuk ve tahkim sistemini desteklediğini
anlattı.
İşçi-işveren
uyuşmazlıklarının mahkemelerden önce arabulucuya götürülmesini öngören
düzenlemenin yeni yılın başından itibaren hayata geçirilmesinin öngörüldüğünü
hatırlatan Öztatar, şimdiye kadar arabulucuya giden bu tür 1.800'ü aşkın
uyuşmazlığın yüzde 97'sinin uzlaşmayla sonuçlandığını söyledi.
Türkiye
genelinde 59 adliyede arabuluculuk merkezi kurulduğunu belirten Öztatar, bu
merkezlerde uyuşmazlıkların yüzde 80'inden fazlasının bir gün ya da bir günden
daha kısa sürede sonuçlandırıldığını kaydetti.