02.08.2016 Ankara TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu; Türkiye’de yatırımı bulunan yabancı firmaların temsilcileri, YASED Başkanı Ahmet Erdem, Türk-İş Başkanı Ergün Atalay, Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan ile TİSK ve TZOB temsilcileri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla düzenlenen Uluslararası Yatırımcılarla Yüksek Düzeyli Ekonomi Diyaloğu Toplantısı’na katıldı.
Burada bir konuşma yapan TOBB Başkanı M.
Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’ye bugüne kadar net stok değeri olarak 150 milyar
doların üzerinde yatırım yapmış bir toplulukla bu ziyareti
gerçekleştirdiklerini ifade etti. Hisarcıklıoğlu daha sonra, ziyaret öncesinde TOBB’da
düzenlenen toplantıda oluşturulan ortak açıklamayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın
kabulü sırasında seslendirdi. Açıklamada, “Türkiye’de yatırım yapan bizler
işimizin başındayız. Üretmeye, ihraç etmeye, yatırım yapmaya, istihdam
sağlamaya devam ediyoruz. Çünkü, biz Türkiye’nin geleceğine yatırım yapanların
her zaman daha fazlasını kazanacağını biliyoruz. Dün Türkiye’nin geleceğine
yatırım yapan bizler kazandık. Yarın da bugün Türkiye’ye yatırım yapanlar
kazanacak” ifadesine yer verildi.
##1115##
Hisarcıklıoğlu’nun okuduğu ortak
açıklama şöyle:
“Türkiye, 15 Temmuz Cuma gecesi
demokrasisine ve hukukun üstünlüğüne kasteden bir saldırıyı geri püskürtmüştür.
Artık şu çok açıktır: Türkiye, gücünü
sandıktan, yetkisini milletten almayan bir idareyi asla meşru kabul
etmemektedir. 79 milyonun tamamı, Türkiye’nin geleceği için demokrasi dışında
bir seçenek görmemektedir.
Demokrasimiz ve Türkiye’nin demokratik
kurumları, artık kaba kuvvete teslim olmayacak kadar olgunlaştığını
kanıtlamıştır. Ülkemizin son 93 yıldaki tüm siyasi ve ekonomik kazanımlarına
kast edenler başarısız olmuştur.
Bugünden itibaren bizlere düşen, ülkemizde
hayatı bir an önce olağan akışına döndürmek, Türkiye’yi yeniden geleceğe bakan,
coşkulu bir ülke haline getirmektir. Bu çerçevede üzerimize düşeni yapacağız.
İş dünyası olarak bir an önce ekonomi
gündemimize geri dönmek, yolumuza hiçbir kesintiye uğramadan devam etmek
azmindeyiz. Bu çerçevede, TOBB, YASED, Türk-İş, Hak-İş, TİSK, TZOB ve
Türkiye’nin geleceğine yatırım yapmış uluslararası şirketler olarak bir araya
geldik ve bir durum değerlendirmesi yaptık.
Türkiye’de güçlü bir büyüme vizyonu
doğrultusunda atılacak reform adımlarına ilişkin kararlılığımızı yineliyoruz.
15 Temmuz gecesi gerçekleşen hain saldırıyı akamete uğratan Cumhurbaşkanımızın
liderliğine, şimdi ekonomik büyüme ve reformlar alanındaki sıçrama için ihtiyaç
vardır.
Darbe girişimi sonrasında meclisteki
siyasi partiler arasında demokrasi ve hukukun üstünlüğü konusunda oluşan
mutabakat zemini, önümüzdeki süreçte Türkiye’nin küresel konumunu pekiştirecek
niteliktedir.
Şimdi bu mutabakatın, Türkiye’de
demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü güçlendirecek, yargı bağımsızlığını garanti
altına alacak yeni bir Anayasa mutabakatına dönüştürülmesi önem taşımaktadır.
Ayrıca, Avrupa Birliği süreci de bu kurumsal dönüşümü kolaylaştıracak ve
Türkiye’nin küresel gündemdeki yerini sağlamlaştıracaktır.
Olağanüstü Hal uygulamasının hızlı normalleşme
için gündeme getirilen zorunlu ancak geçici ve sınırlı bir Anayasal kurum
olduğunun bilincindeyiz. Bu çerçevede, Türkiye’nin iktisadi sıçrama için
gereken ve zaten hazırlıkları devam eden, yatırım ortamını iyileştirmeye
yönelik reform gündeminin hızla hayata geçirilmesini bekliyoruz.
Hazırlıkları bir süredir devam ettirilen
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Kanunu, Sınai Mülkiyet Kanunu taslağı, Üretim
Reform Paketi ve Yatırım-İhracat Teşvikleri Reform Paketi’nin uluslararası
yatırımcılar gözünde Türkiye’nin küresel iddiasını devam ettirmek açısından son
derece önemli olacağını düşünüyoruz.
Özellikle bu reform paketlerinin
uluslararası yatırımcılara yönelik yeni teşvik unsurlarını içerecek şekilde
güçlendirilmesi, Türkiye’nin yüksek teknolojili yatırımlara pozitif ayrımcılık
yapan bir vergi reformuna gitmesi, önümüzdeki dönemde ülkemizin yatırım
çekmesine katkı sağlayacaktır.
Yaşadığımız hareketli dönemde,
şirketlerimizin kamu ile yürüttükleri günlük işlerinde hiçbir aksama
olmamasının temin edilmesi ve reform sürecinin özel sektörle iletişim
içerisinde şeffaf bir biçimde yürütülmesi için etkin bir kamu-özel sektör
diyalog mekanizmasının oluşturulmasını önemsiyoruz. Bugünkü yüksek düzeyli
diyalog toplantısını da bu yakın işbirliğinin önemli bir adımı olarak
görüyoruz.
Türkiye’de yatırım yapan bizler işimizin
başındayız. Üretmeye, ihraç etmeye, yatırım yapmaya, istihdam sağlamaya devam
ediyoruz. Çünkü, biz Türkiye’nin geleceğine yatırım yapanların her zaman daha
fazlasını kazanacağını biliyoruz.
Dün Türkiye’nin geleceğine yatırım yapan
bizler kazandık. Yarın da bugün Türkiye’ye yatırım yapanlar kazanacak.”
- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuşmasında, "Türkiye 15
Temmuz akşamı tarihinin en hain, en alçak darbe girişimine maruz kalmıştır. Şüphesiz
her darbe kötüdür, her darbe girişimi kötüdür, demokrasi ve özgürlüklere
yönelik her teşebbüs kötüdür ama 15 Temmuz, doğrudan milleti hedef alması,
doğrudan millete saldırılması sebebiyle hepsinden çok daha kötü bir gece olarak
hafızalarımıza kazınmıştır" ifadesini kullandı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin küresel sermayeye yönelik attığı
adımların ortada bulunduğunu, küresel sermayenin, 2003-2013 yılında ne konumda
olduğunun bu ülkede yaşayanlar tarafından iyi bilindiğini belirtti.
Türkiye'nin, özellikle ekonomide en güvenilir ülkelerden biri olduğuna
işaret eden Erdoğan, "Bize karşı yapılan bu darbe hareketinin arkasında da
Türkiye'nin zaten bu yükselişini hazmedemeyen mihrakların olduğunu çok açık ve
net söylemek durumundayım.
Bu olay sadece içeride planlanan, tezgahlanan bir olay değildir. Ben
açık sözlüyüm, bu olay içeride aktörleri olan ama senaryosu dışarıda yazılan
bir darbe hareketidir. Bunları sizler de az çok biliyorsunuz." diye
konuştu.
Erdoğan, "Ülkemiz 15 Temmuz'da bir darbe girişimi yaşamış olabilir
ama bu durum asla ertesi günden itibaren hayatın normal akışında devam ettiği
gerçeğini ortadan kaldırmıyor." dedi.
Darbe girişiminin hemen ardından yaşanan sınırlı bir dalgalanma dışında
ekonomik göstergelerin hızlı bir şekilde toparlanmaya ve normalleşmeye
başladığına işaret ettiğini dile getiren Erdoğan, doların yeniden 3 liranın
altına indiğini, borsanın yükselmeye başladığına dikkati çekti.
Erdoğan, Merkez Bankasındaki döviz rezervlerine bakıldığında
azalmadığını,125 milyar doların üzerine çıktığını bildirdi. İşsizlik ve faiz
oranlarının yüzde 10'un altında seyretmeye devam ettiğine değinerek, şöyle
dedi:
"Yılın ilk çeyreğindeki yüzde 4'lük büyüme oranımızı yıl sonuna
kadar koruyacağımıza inanıyorum. Milletimiz, ne marketlere ne bankalara ne döviz
bürolarına hücum etmemiştir. Eskiden olağanüstü hal ilan ettiğinizde,
hatırlayın marketler boşaltılırdı, bakkallar boşaltılırdı. Herkes evinde
stoklamaya giderdi ama şimdi tam aksine millet evine değil evinden meydanlara
koştu. Sabaha kadar meydanlarda herkes adeta piknik yaparcasına oturup, orada
ailece piknik yapıyor.”
-Ekonomi Bakanı Zeybekci
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de, uluslararası doğrudan yatırımların,
ekonomiye sağladığı katma değer, ihracat, istihdam ve teknoloji transferi
anlamında Türkiye için son derece önemli olduğunu belirtti.
Türkiye'de bu yılın mayıs ayı itibarıyla 50 bin 21 uluslararası
yatırımcı şirketin bulunduğunu aktaran Zeybekci, bunların yüzde 90'ına
yakınının 2002'den sonra kurulduğunu söyledi.
Zeybekci, Türkiye'ye 2002-2016 döneminde gelen uluslararası doğrudan
yatırımların toplam tutarının 176,2 milyar dolar olduğuna işaret ederek, bunun
2002'den önce Türkiye'ye gelen toplam yatırımların 10 katından fazla olduğunu
kaydetti.
-Diğer konuşmacılar
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Ahmet Erdem, 15
Temmuz'da demokrasiye, halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a,
hükümete ve Meclise karşı hain bir darbe girişimi olduğunu söyledi.
Erdem, şiddetle kınadıkları bu darbe girişiminin, Erdoğan'ın çağrısı,
halkın ülkesine ve demokrasisine canı pahasına sahip çıkması, güvenlik
güçlerinin karşı hareketiyle başarısızlığa uğradığını dile getirerek,
Türkiye'nin ekonomik ve sosyal gelişiminin, ancak toplumsal huzur ve barış,
demokrasi, hukukun üstünlüğü, serbest ve rekabetçi bir piyasayla mümkün
olacağına inandıklarını ifade etti.
Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young da global şirketlerin
yurt dışındaki merkezlerine karşı Türkiye'nin elçiliğini yaptıklarını ifade
ederek, iş dünyası olarak normalleşme sürecinin en hızlı şekilde hayata
geçirilebilmesi için bu sürecin bir parçası olmak istediklerini dile getirdi.