26.07.2023 İstanbul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, KOBİ kredilerinde yaşanan daralmanın zincirleme etkiyle ülkenin ve sektörlerin tamamına olumsuz yansıdığını belirterek, "Buna dikkat edilmesi gerekiyor. Türkiye'nin önceliği mevcut üretim kapasitesini korumak olmalı. Ticari krediler aniden ve çok sert bir şekilde kesilmemeli. Reel sektörün finansmana erişim taleplerine toptancı bir şekilde olumsuz bakılmamalı." dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi’nin temmuz ayı olağan
toplantısı, "Sanayimizin ve Üretim Hayatımızın Sorunlarının Çözümünde Çatı
Örgütümüz TOBB’un Rolü, Önemi ve Beklentilerimiz" ana gündemi ile Odakule
Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi.
Toplantıya TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, İSO Yönetim
Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve meclis üyeleri katıldı.
Toplantıda konuşan Hisarcıklıoğlu, milli gelir içinde
sanayinin payının yüzde 27’ye geldiğini ve son 20 yılın en yüksek düzeyine
ulaştığını söyledi.
Sanayi yatırımlarındaki gelişmenin bir göstergesi
niteliğindeki OSB sayısının son 20 senede 191'den 393'e yükseldiğini bildiren
Hisarcıklıoğlu, "OSB’si olmayan ilimiz kalmadı. Yine imalat sanayi yıllık
ihracatı 240 milyar doları aşarak rekor kırdı. Tüm bu başarılarda belki de en
büyük pay sizlere ait. Yine sizlerin gayretleriyle, İstanbul Sanayi Odamız,
faaliyetlerini ve kurumsal kapasitesini her geçen sene genişletiyor. İnovasyondan
çevreye, teknolojiden üniversite-sanayi iş birliğine kadar pek çok alanda,
kapsamlı çalışmalar yaparak sanayicimize yeni ufuklar ve imkânlar kazandırıyor.
KOBİ'lerimizin gelişmesine ve büyümesine destek oluyor. İşte tüm bunlar,
sanayinin baş şehrine yakışan, çağdaş bir hizmet anlayışıdır." ifadelerini
kullandı.
Hisarcıklıoğlu, uzun vadeli yatırım finansman imkanlarının çoğaltılması
gerektiğini dile getirerek, "Merkez Bankası’nın yatırım kredileri devam
ettirilmeli, hatta teknoloji projeleri için kapasitesi artırılmalıdır. Zira
cari açığımızı azaltmak, küresel tedarik zincirlerinden daha büyük bir pay
almak için dev ölçekli kilit teknoloji yatırımlarına ihtiyaç var. Teşvik
sistemimizi de buna göre yeniden tasarlamalıyız. Togg benzeri en az 5 sivil
teknoloji yatırımını ülkemize kazandırırsak, teknolojide çok büyük atılım
yapacağımız kanaatindeyiz." değerlendirmesinde bulundu.
- "Togg'da
seneye ihracata başlayacak ve bayrağımızı dünya pazarlarına taşıyacağız"
Hisarcıklıoğlu, 6 yıl önce Türkiye’nin Otomobili projesini
başlattıklarını hatırlatarak, " Kimse ortaya çıkmazken, 5 babayiğiti bir
araya getirip yola çıktık. Tarihimizde ilk defa, fikri mülkiyet haklarının
tamamı ülkemize ait olan otomobili ürettik. 60 yıllık yerli ve milli otomobil
rüyamızı hayata geçirdik. Togg ile sadece otomobil üretmekle kalmadık.
Elektrikli, akıllı ve otonom teknolojilerle dönüşen yeni mobilite ekosistemine
de öncülük ediyoruz. Togg’un mart ayında başlayan yurt içi satışlarda, üretimin
6 katından fazla talep geldi. Bu da halkımızın teveccühünü ve inancını
gösterdi. Seneye inşallah ihracata başlayacak ve bayrağımızı dünya pazarlarına
taşıyacağız. Bu hayal hepimizindi, gerçekleştirmenin gururunu da hep birlikte
yaşayacağız." şeklinde konuştu.
İş dünyası öngörülebilirlik istediğini ve geleceğe dair yol
haritası beklediğini işaret eden Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti: "İş
planları yapmak, önümüzü görmek ve böylece güven içinde ilerlemek için kamu
tarafından ekonomiye ilişkin orta ve uzun vadeli planların kamuoyuyla
paylaşılması önemlidir. İşte bu kapsamda da geçen hafta, Cumhurbaşkanı
Yardımcımız sayın Cevdet Yılmaz ile bir araya geldik. Ekonominin yol haritası
niteliğindeki ve eylül ayında açıklanması beklenen Orta Vadeli Program'a dair
önerilerimizi ilettik. Elbette sanayimizin ayakta kalması ve büyümeye devam
etmesi için, makroekonomide istikrarın ve güvenin sağlanması ön şarttır. Yeni
ekonomi yönetiminin bu yönde hareket ederek, para politikasında başlattığı
normalleşme adımlarını memnuniyetle karşıladık.
Özellikle KOBİ kredilerinde yaşanan daralma, zincirleme
etkiyle ülkenin ve sektörlerin tamamına olumsuz yansıyor. Buna dikkat edilmesi
gerekiyor. Türkiye'nin önceliği mevcut üretim kapasitesini korumak olmalı. Ticari
krediler aniden ve çok sert bir şekilde kesilmemeli. Reel sektörün finansmana
erişim taleplerine toptancı bir şekilde olumsuz bakılmamalı. Dün bu kapsamda
önemli bir gelişme yaşandı. Reeskont kredilerinin hacmi ve Kobilere ayrılan pay
artırıldı, erişim şartları kolaylaştırıldı. Yüzde 30’luk ilave döviz satış
zorunluluğu kaldırıldı. Tüm bu sadeleştirme adımlarını olumlu karşılıyor ve
devam etmesini temenni ediyoruz."
- "Vergi
sisteminin reforma ihtiyacı var"
Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de vergi sisteminin reforma
ihtiyacı olduğuna dikkati çekerek, "Gerçekten çok karmaşık bir vergi
sistemimiz var. Üstelik her geçen yıl daha da karmaşık hale getiriyoruz.
Suistimal eden az sayıda kötü örnek yüzünden, milyonlarca mükellefin hayatını
daha da zorlaştırıyoruz. Bu da vergi uyuşmazlıklarını giderek artırıyor. Bu
yaklaşımı değiştirmemiz lazım. KDV sistemimiz de maalesef özel sektör için bir
finansman sorunu haline gelmiştir. İndirilemeyen KDV’nin her yıl sonunda iadesi
sağlanmalı, birikmiş-devreden KDV stokuna mahsup imkanı getirilmeli ve KDV
iadesinde daha basit bir sisteme geçilerek iade süreçleri hızlandırılmalıdır.
Gelir vergisi basamakları, geçmiş enflasyon dikkate alınarak yeniden düzenlenmelidir."
diye konuştu.
- İSO Başkanı Erdal
Bahçıvan
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ise büyüme, fiyat istikrarı ve
finansal istikrar amaçları arasında çelişkilerin arttığı ve manevra alanının
daraldığı bir ortamda, para politikası hataları ve sistemik finansal
dalgalanmaların temel riskler olarak öne çıktığını küresel faizlerdeki artışın
tüm ekonomiler üzerindeki baskıyı artırdığını ifade etti.
Türkiye'de iç tasarrufların büyümeyi finanse etmekte
yetersiz kaldığını belirten Bahçıvan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Uluslararası
sermaye girişlerinin kalıcı ve sağlıklı bir yapı arz etmesi, bilhassa doğrudan
nitelikli yatırımların finansmandaki payının artırılması, her zamankinden daha
önemli. Bu bağlamda geçtiğimiz günlerde Körfez ülkelerine gerçekleştirilen
resmi ziyaretler kapsamında savunma sanayi, teknoloji, yenilenebilir enerji
gibi pek çok alanda yatırım, ticaret ve dış finansmana yönelik sağlanan
anlaşmalar ülkemiz adına umut verici.
İsveç’in NATO’ya katılımına ilişkin sağlanan uzlaşma da
ülkemizin dış ilişkilerde bir normalleşmenin işaretini vermesi bakımından
kıymetli. Oluşan bu pozitif iklimin de desteğiyle, başta Gümrük Birliği’nin
güncellenmesi olmak üzere, AB ile yaşadığımız sorunların çözüm yoluna girmesi
en büyük temennimiz. Bilhassa iş insanlarımız için son dönemde en ciddi
engellerden biri haline gelen vize sorunu konusunda acil rahatlatıcı adımlar
atılması gerektiğini yeniden hatırlatmak istiyorum."
(A.A.)